İçinde ARKADAŞ geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "arkadaş" olan, toplam 3 tane kelime bulunuyor. İçerisinde arkadaş bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu arkadaş ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında arkadaş olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

Bazı kelimelerin anlamları

ARKADAŞ

Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, bacanak, eş, yâren, yoldaş. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik.

ARKADAŞÇA

Arkadaş olarak. İçtenlikle, dostça.

ARKADAŞLIK

Arkadaş olma durumu, arkadaşa yakışır davranış, omuzdaşlık, ünsiyet.

  -   -   -  

Anlamında ARKADAŞ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ARKADAŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

MUSAHİP

Sohbet, arkadaşlık eden kimse. Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kimselere verilen unvan. Yol kardeşi.

CİLVELEŞMEK

Karşılıklı cilve yapmak. Birbirine çok yakın arkadaşmış gibi takılmak.

ELEBAŞI

Kötü, olumsuz iş veya hareketlerde önder olan kimse, sergerde. Oyunda arkadaşlarına baş olan çocuk.

NEDİM

Arkadaş, yakın dost. Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse.

GÖRMEK

Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek. Çok değer vermek. Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak. Karşılaşmak, rastlaşmak. Bir işleme uğramak. Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak. Yanına gidip konuşmak. Gezmek. Almak. Anlamak, kavramak, sezmek. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek. Ziyaret etmek. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek. Vermek. Bir şeye erişmek. Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak. Sahne olmak, geçirmek. Yapmak, etmek. Takım arkadaşlarından en uygun olanına pas atmak.

ALIŞKANLIK

Bir şeye alışmış olma durumu, alışkınlık, alışmışlık, alışkı, itiyat, huy, meleke, ünsiyet, yordam. İç ve dış etkilerle hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu beliren şartlanmış davranış. Yakınlık, arkadaşlık, ünsiyet.

BACANAK

Eşleri kardeş olan erkeklerin birbirine göre durumu. Dost, arkadaş.

MUHABBETNAME

Aşk mektubu. Arkadaş, dost mektubu.

KOLDAŞ

İş arkadaşı.

KAVALYE

Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek. Kibar erkek.

GÖTÜRMEK

Taşımak, ulaştırmak ya da koymak. Öldürmek. Herhangi bir yiyeceği tek başına ve hızlı bir biçimde yemek. Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek. Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak. Tümüyle sahip olmak. Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek. Haksız kazanç sağlamak, mal veya para sahibi olmak. Bir sonuca vardırmak. Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek. Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek.

KONUKÇU

Yabancı konukların yanına verilen, onları gezdiren, onlarla ilgilenen kılavuz veya arkadaş, mihmandar.

DUBLAJ

Seslendirme. Voleybolda blok yapan arkadaşının arkasında bıraktığı boşluğu doldurma. Yabancı dildeki filmlerin başka bir dile çevrilmesi işi.

İHVAN

Yakın dostlar, arkadaşlar. Aynı okul veya tarikattan olan kimseler.

CENTİLMEN

İyi arkadaşlık eden, saygılı, görgülü, kibar (erkek).

KOLDAŞLIK

İş arkadaşlığı.

DOST

Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı. Sahibine sevgi gösteren hayvan. İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse.

BİRADER

Erkek kardeş. "Ey dost, arkadaş" anlamında kullanılan bir seslenme sözü. Masonların birbirlerine verdikleri ad.

KOŞMAK

Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek. Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. Koşuya çıkmak. Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. Bir yere ivedilikle gitmek. Birini, bir işte görevlendirmek. Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak.

BAĞDAŞMAK

Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek. Bağdaş kurup oturmak. Çocuk oyunlarında arkadaş olmak.