İçinde TEME geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "teme" olan, toplam 105 tane kelime bulunuyor. İçerisinde teme bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu teme ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında teme olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

17 harfli kelimeler

TEMELLENDİREBİLME

14 harfli kelimeler

TEMELLENDİRMEK, TEMELLEŞTİRMEK

13 harfli kelimeler

TEMELLENDİRME, TEMELLEŞTİRME, HELMİNTEMEZİS

11 harfli kelimeler

TEMELLENMEK, TEMELLEŞMEK, TEMELSİZLİK, BÜNGÜLTEMEK, NÖROTEMEZİS, TEMELDEVREN, TEMELERİYİK

10 harfli kelimeler

MUHTEMELEN, MUTEMETLİK, MÜTEMEKKİN, MÜTEMERKİZ, TEMELLENME, TEMELLEŞME, ÇİĞİŞTEMEK, MÜTEMERRİD, TEMELORAĞI, TEMESSÜKLÜ, TETEMEÇELE, ÜSBERTEMEK

9 harfli kelimeler

HEMATEMEZ, TEMEKENLİ, TEMEKKÜLÜ, TEMEKLEME, TEMEKÜLLÜ, TEMEKÜNLÜ, TEMELDIŞI, TEMESİKLİ

8 harfli kelimeler

MUHTEMEL, TEMEDDÜH, TEMEDDÜN, TEMELLÜK, TEMELSİZ, TEMERKÜZ, TEMERRÜT, TEMESSÜL, TEMEVVÜÇ, TEMEYYÜZ, ÇENTEMEK, FÖLTEMEK, GOSTEMEK, HÖTTEMEN, KÖRTEMEK, KÖSTEMEK, NETEMELİ, NİSTEMEK, SİFTEMEK, SİLTEMEK, SİVTEMEK, TEMEKLİK, TEMELLİK, TEMENLER, TEMERRÜD, TEMESLİK, TEMESSİK, TEMESSÜK, TESTEMEL, YELTEMEK, Devamını Oku »»

7 harfli kelimeler

İSTEMEK, MUTEMET, TEMELLİ, TEMENNA, TEMENNİ, TEMETTÜ, İLTEMEK, İSTEMEY, İŞTEMEK, KETEMEZ, KÖTEMEN, KÖTEMEZ, KÜTEMEK, MÖTEMET, ÖKTEMER, SİNTEME, SÜTEMEN, TEMECİK, TEMELTİ, TEMERİK, TEMESİK, TEMESÜK, TEMETOS, TÜTEMEK, YELTEME, YİTEMEK

6 harfli kelimeler

İSTEME, LETEME, NETEME, NİTEME, ÖTEMEK, TEMEÇİ, TEMEKİ, TEMELİ, TETEME, ÜTEMEK

5 harfli kelimeler

TEMEK, TEMEL, TEMEN, TEMEZ

4 harfli kelimeler

TEME

Bazı kelimelerin anlamları

TEME

Tümden : Bu iş teme kaldı.

BÜNGÜLTEMEK

Su topraktan kaynamak.

MUHTEMELEN

Umulur ki, beklenir ki, görünüşe bakılarak.

HELMİNTEMEZİS

Solucan kusma.

TEMELLENDİRME

Temellendirmek işi.

TEMELLEŞMEK

Temel tutmak, yerleşmek. Sürekli ve kalıcı bir duruma girmek.

MUTEMETLİK

Mutemedin görevi.

TEMELLENDİRMEK

Temel tutmasını sağlamak, yerleştirmek. Süreklilik ve kalıcılık kazandırmak.

TEMELSİZLİK

Temelsiz olma durumu.

TEMELLEŞTİRMEK

Temel tutmasını, yerleşmesini sağlamak. Süreklilik kazandırmak, kalıcı bir duruma getirmek, temelli olmasını sağlamak.

TEMELDEVREN

1.İplik ve kılaptan karıştırılarak dokunan bir çeşit kumaş. 2.Sırma ile işlenmiş kadife giysi.

NÖROTEMEZİS

Periferal sinir bütünlüğünün tam olarak bozulması.

TEMELLEŞTİRME

Temelleştirmek işi.

TEMELLENDİREBİLME

Temellendirebilmek işi veya durumu.

TEMELERİYİK

Ağaç boyamada kullanılan bir ana ya da yardımcı renkten hazırlanmış boya eriyiği. Gerektiğinde yeni renkler üretmek için yararlanılır.

TEMELLENMEK

Temel tutmak.

  -   -   -  

Anlamında TEME bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde TEME geçen kelimeler listesi verilmiştir.

APTALLAŞMAK

Zekâsını işletemez olmak, alıklaşmak, ahmaklaşmak.

ARZULAMAK

İstek duymak, özlemek, istemek.

AMAÇLAMAK

Bir amaca ulaşmayı istemek, istihdaf etmek.

ARKA

Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı. Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi. Otururken sırtın dayandığı yer. Geri kalan bölüm. Geçmiş, geride kalmış zaman. Kayıran, destekleyen. İnsanın vücudu, bedeni. Art, peş. Arkada olan, arkada bulunan.

ASIL

Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı. Gerçek, esas. Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. Bir şeyin temelini oluşturan, ana. Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. Kök, köken, kaynak. Gerçeklik. Soy, nesep. (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak.

AİLE

Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.

ASILSIZ

Doğru olmayan, temelsiz, köksüz, dayanaksız, yalan (haber). Uydurma.

ANAERKİL

Anaerki temeline dayanan, maderşahi, matriarkal.

ANA

Anne. Temel, asıl, esas. Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü. Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü. Yavrusu olan dişi hayvan. Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatan bir söz. Velinimet. Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı.

ASAL

Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi.

AMENTÜ

Bir oluş, düşünce veya ideolojinin temelini oluşturan değer yargıları. Arapça "inandım" anlamına gelen ve İslamiyetin temel inançları olan "Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanma"yı dile getiren söz.

ANAYASA

Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi. Temel, esas.

ARAMAK

Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak. Önem verip istemek. Ziyarete, hatır sormaya gitmek. Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek, özlemek. Şart koşmak. Bir kişiyle görüşmek üzere telefon etmek. Araştırmak, yoklamak.

AHLAT

Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster). Beden yapısının temelini oluşturan ögeler. Kaba adam, yol iz bilmez kimse. Bitlis iline bağlı ilçelerden biri. Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi. Bir karışım içindeki parçalar, ögeler.

ASLİ

Birincil. Temel olarak alınan, birincil. Asıl olan.

ANEROİT

Cıva yerine maden bir kutu kullanmak temeline dayanan kadranlı barometre.

ANSİKLOPEDİ

Belli bir yönteme göre düzenlenen, bilim, sanat ve uğraş dallarının tüm bilgilerini ayrıntılı olarak bir arada bulunduran, genellikle birkaç ciltten oluşan kitap, bilgilik.

ASALETEN

Bir görevde temelli olarak, asıl olarak, vekâleten karşıtı. Kendi adına hareket ederek.

ARTIRMAK

Artmasını sağlamak, çoğaltmak. Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek. Herhangi bir davranışta ileri gitmek. Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek.

ANLAŞILAN

Anlaşıldığına göre, galiba, muhtemelen.