İçinde SOLA geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "sola" olan, toplam 33 tane kelime bulunuyor. İçerisinde sola bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu sola ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında sola olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

16 harfli kelimeler

KAYALAKSOLAKLISI

12 harfli kelimeler

TORUNSOLAKLI, SOLARİZASYON, MELEKŞESOLAK

11 harfli kelimeler

SOLAKDEMİRİ

10 harfli kelimeler

SOLAKUŞAĞI, İNSOLASYON, SOLAKLAMAK

9 harfli kelimeler

SOLAKLAMA, SOLAKBAŞI, SOLAKAŞIK

8 harfli kelimeler

SOLAKLIK, SOLARYUM, SOLAKKÖY, SOLAKLAR, FRANSOLA

7 harfli kelimeler

SOLAMAK, SOLARİS, SOLANİN, SOLANGA, SOLAKLI, SOLAKGA, SOLAĞAN

6 harfli kelimeler

SOLAMA, SOLAPA, SOLATA, SOSOLA

5 harfli kelimeler

SOLAH, SOLAK, SOLAR, SOLAF, SOLAZ

Bazı kelimelerin anlamları

SOLA

Sulak toprak. Söyle. Halk dilinde Süt kesen hastalığı.

SOLAKAŞIK

Hayvanın sol bacağından çıkan aşık.

SOLAKLAR

Bolu şehrinde, Seben ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. İzmir ilinde, Kiraz ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Kayseri şehrinde, Pınarbaşı belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Sakarya şehrinde, merkez ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

SOLAKLAMA

Sol elin tersiyle vurulan şamar.

MELEKŞESOLAK

Sakarya şehri, Geyve belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

SOLAKUŞAĞI

Ankara ili, Evren belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Kırşehir şehri, Kösefakılı bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

SOLARİZASYON

Güneş ışınlarına maruz kalma. Vücudu güneş ışınlarına maruz bırakmak suretiyle uygulanan tedavi yöntemi.

SOLAKLIK

Solak olma durumu.

KAYALAKSOLAKLISI

Kırıkkale şehri, Keskin ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

İNSOLASYON

Güneş çarpması.

SOLAKBAŞI

Bir solak ortasının komutanı.

TORUNSOLAKLI

Adana şehri, Çatalan nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

SOLAKLAMAK

Bir iş ya da konuşmadan sıyrılıp çıkmak. Solak adı verilen sopayı ağaca atmak. Elin tersiyle birine tokat atmak.

SOLARYUM

Güneşletici. Hastalıkları güneş ışınları ile tedavi etmeyi amaçlayan kuruluş.

SOLAKDEMİRİ

Arka tekerlekleri arabaya bağlayan demir. (Amasya).

SOLAKKÖY

Antalya ili, Aksu nahiyesine bağlı bir yer.

  -   -   -  

Anlamında SOLA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde SOLA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ÖLDÜRMEK

Bir canlının hayatına son vermek. Aşırı yormak. Çok üzmek. Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak. Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek. Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek. Ölmesine yol açmak. Etkisini ve gücünü azaltmak. Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak. Boşuna geçmek.

YÜZLER

Ondalık sayı sisteminde bir sayının sağdan sola doğru üçüncü rakamının bulunduğu yer.

VOLTA

Bir halatı bir yere bir kez dolama veya babalara yöntemince sarma. Zincirin demire veya iki zincirin birbirine dolanması. Geminin rüzgâra karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması. Sürekli aşağı yukarı gidip gelme, yürüme, dolaşma.

BASAMAK

Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri. Bir amaca ulaşmak için yararlanılan kişi, durum veya yer. Derece, aşama, kerte, evre. Ondalık sayı sisteminde bir sayının sağdan sola doğru rakamlarının derecelerine göre her birinin bulunduğu yer, hane. Bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yüksek kuvveti.

DOSDOĞRU

Çok doğru. Sağa sola sapmadan.

PATLICAN

Patlıcangillerden, kalın saplı, uzunca yapraklı otsu bitki (Solanum melongena). Bu bitkinin sebze olarak kullanılan, mor renkli, uzunca veya toparlak ürünü.

YALPALAMAK

Dengesi bozularak bir sağa, bir sola eğilmek. Kararsızlık içinde kalarak ne yapacağını bilmemek.

ÇIRPMAK

Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek. Bir şeyin ucundan bir parça kesmek. Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak. Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak. İki şeyi birbirine çarpmak. Çalmak, hırsızlık etmek.

ABLİ

Yatay serenlerin ucuna bağlı bulunan ve bunları sağa, sola veya ortaya çevirmek için yararlanılan halat veya palanga.

DİMDİK

Çok dik, mum direk. Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin. Dikkatli, ısrarlı (bakış). Kaskatı, çok sertleşmiş olarak. Sağlıklı, zinde. Sağa sola sapmadan, dosdoğru. Çok dik bir biçimde.

SEHİM

Hisse bedeli. Yüksek çelik binaların tepesinin sürekli olarak sağa sola yaylanması. Pay, hisse.

BİRLER

Ondalık sayı sistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ilk sayının bulunduğu basamak.

PATATES

Patlıcangillerden, yaprakları ve sürgünleri acı bir bitki (Solanum tuberosum). Bu bitkinin toprak altında oluşan, nişastası çok, yenebilen yumruları.

PALANGA

Bir halatla makaralardan oluşturulan, ağır cisimleri kaldırmaya, sağa sola döndürmeye yarayan düzenek.

ONLAR

Ondalık sayı sistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ikinci basamak. O şahıs zamirinin çokluk biçimi.

BÖLÜK

Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım. Hizip. Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik. On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı. Saç örgüsü.

YÜZLÜK

Yüz lira değerinde olan para. On kuralına göre yazılmış bir tam sayıda sağdan sola doğru üçüncü basamak. Yüzü, yüz tanesi bir arada olan.

KAVATA

Oyma ağaç kap. Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates (Solanum capsicum grossum).

TEPEGÖZ

Derslerde, konferanslarda asetat üzerine yazılan yazıyı veya grafiği kuvvetli bir ışık kaynağı aracılığıyla perdeye yansıtan optik araç. Dikkatsizce, sağa sola çarparak yürüyen (kimse). Medine kurdunun ara konakçısı, tepegözlerin örnek türü olan küçük kabuklu (Cyclops strenuus). Dar alınlı, gözleri saçlarının bittiği yere çok yakın görünen (kimse).

SAKINMA

Sakınmak işi, içtinap. Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem alma, ihtiyat. Boksörün korunmak için, ayaklarını oynatmadan eliyle, gövdesiyle sağa sola, öne arkaya yaptığı hareket.