Kelimeler arşivinde; içinde "seni" olan, toplam 39 tane kelime bulunuyor. İçerisinde seni bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu seni ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında seni olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SEKSENİNCİ, SENİKSEMEK, KÖRSENİMEK
ÖNEMSENİŞ, YEREKSENİ, SENİRKENT, SENİYİNEN, ARSENİKLİ, GÖKEKSENİ, KARASENİR
YERSENİK, SENİRKÖY, SENİLİZM, SENİLİTE, NURSENİN, KİMSENİZ, GÜNSENİN, DELİSENİ, ESENİMEK, GÖKSENİN
ARSENİK, SENİYLE, SENİTER, AKSENİK, SENİRCE, SENİNKİ, MARSENİ, KÖRSENİ
SENİHA, PİSENİ, SENİYE, HESENİ, SÜSENİ
SENİL, SENİK, SENİH, SENİT, SENİR
SENİ
SENİ
Yüksek, yüce.
NURSENİN
"Aydınlık, parlaklık, ışık senindir" anlamında kullanılan bir isim".
YERSENİK
Özdeciğin belli bir yöresini kapsayan (yörüngeç, etki vb.).
SENİRKÖY
Kayseri şehrinde, Yahyalı ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
SEKSENİNCİ
Seksen sayısının sıra sıfatı, sırada yetmiş dokuzuncudan sonra gelen.
SENİYİNEN
Seninle.
SENİRKENT
Isparta iline bağlı ilçelerden biri.
ÖNEMSENİŞ
Önemsenme işi.
GÖKEKSENİ
Yer ekseninin sonsuza uzatılmasıyla oluşan, tüm gök boşluğunu içine aldığı düşünülen gökyuvarının ekseni.
SENİLİZM
Yaşlılığa özgü belirtilerin erken görülmesi, erken yaşlanma.
KÖRSENİMEK
Ateş ya da ışık yavaş yavaş sönmeye yüz tutmak.
KARASENİR
Nevşehir ili, Kozaklı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.
SENİLİTE
Yaşlılık, ihtiyarlık, güçsüzlük.
ARSENİKLİ
İçinde arsenik bulunan.
SENİKSEMEK
Yara iyileşmeye başlamak. Gücü azalmak.
YEREKSENİ
Yerin çevresinde döndüğü ve iki eksenucu noktasını yeryuvarlağının özeğinden geçerek birleştirdiği varsayılan doğru.
Bu bölümde tanımı içerisinde SENİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ARAMA
Aramak işi, taharri. Sanığın yakalanması veya suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılmış olan araştırma işlemi.
AKTARMA
Aktarmak işi. Bir yolcunun gideceği yere birkaç araç değiştirerek ulaşması. Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş, transfer. Alıntı. Bir oyuncunun topu kendi takımından bir başka oyuncuya göndermesi. Bir taşıttan başka bir taşıta geçme. Sürülmemiş tarlayı ilk veya ikinci kez sürme. Para aktarımı. Arıları bir kovandan ötekine geçirme.
AS
Kakım. Bir işte başta gelen (kimse veya şey). İskambil, domino vb. oyunlarda bir işaretini taşıyan kâğıt veya taş, birli, bey. Arsenik elementinin simgesi.
ABLA
Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi. Erkeklerin kız veya kadınlara seslenirken söyledikleri söz. Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın. Genelev veya randevuevi işletmecisi kadın, çaça, mama (II).
AMEL
Yapılan iş, edim, fiil. İshal. Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları.
BAŞSAĞLIĞI
Ölen bir kimsenin yakınlarına ilgi ve yakınlık gösterme.
ABANDIRMAK
Bir kimsenin bir yere veya bir kimseye yaslanmasını sağlamak. Bir hayvanı yere çöktürmek.
ADRES
Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak. Hedef gösterilen yer. Bir kimsenin sık olarak gittiği yer. Kurum ya da kuruluşun bulunduğu yer.
BAŞVURMAK
Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek. Bilgi sahibi olmak için bir kaynağı kullanmak, müracaat etmek. İsteği, dileği belirtmek için herhangi bir işlem başlatmak. Bir şeye yararlanmak amacıyla el atmak. Bir işe girmek, bir sınava katılmak vb. konularda müracaatta bulunmak.
AVUTMAK
Bir kimsenin acısını veya sıkıntısını yatıştırmak, teselli etmek. Oyalamak.
ABANMAK
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.
ALEYH
Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı.
AJAN
Casus. Bir kimsenin, bir ortaklığın veya bir devletin bazı işlerini yapan kimse, temsilci.
AĞIT
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi. Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi. Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.
ATMAK
Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak. Örtmek. Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak. Bir yerden başka bir yere taşımak. Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak. Söylemek. Bir kimsenin ilişiğini kesmek. Uzatmak. Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak. Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek. Yırtılmak. Bilmeden, kestirerek söylemek. Yalan ya da abartmalı söz söylemek. Yapışık olduğu yerden ayrılmak. Koymak. Bir şeyi yere doğru bırakmak. Geri bırakmak, ertelemek. Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak. Terk etmek. Değerini eksiltmek. Götürmek. Çıkarmak, dışarıya vermek. Top, tüfek vb. silahları patlatmak. İçki içmek. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak. Rastgele bir kenara koymak. Kalp, nabız vurmak, çarpmak. Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek. Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak. Göndermek, yollamak. Çatlamak. Sille, tokat vurmak.
ALAY
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk. Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej. Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma. Hayvan topluluğu. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
BAĞIM
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu.
ACIMA
Acımak durumu. Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet.
AVANTA
Bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç.
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).