Kelimeler arşivinde; içinde "katmak" olan, toplam 7 tane kelime bulunuyor. İçerisinde katmak bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu katmak ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında katmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
TAŞIRKATMAK
ÇALKATMAK
TIKATMAK, YIKATMAK, ILKATMAK, YOKATMAK
KATMAK
KATMAK
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. Bir araya getirmek. Birlikte göndermek. Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak.
TIKATMAK
Tıkama işini yaptırmak.
YIKATMAK
Yıkama işini yaptırmak.
TAŞIRKATMAK
Hayvanı nalsız yürüterek tırnaklarını aşındırmak.
ÇALKATMAK
Çalkama işini yaptırmak.
YOKATMAK
Yoklatmak, el dokundurtmak.
ILKATMAK
Saldırmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde KATMAK geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DONATMAK
Birinin giyimini sağlamak. Süslemek. Sövmek. Azarlamak. Bir şeyin iş görebilmesi için gereken nesneleri, gereçleri katmak, teçhiz etmek.
DOYURMAK
Açlığını gidermek. Doyma durumuna getirmek. Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak. Para yedirmek. Geçindirmek, yaşamasını sağlamak. Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek.
KARMAK
Karıştırmak, birbirine katmak. Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek.
ÇALKALATMAK
Çalkatmak.
MANEVRA
Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi. İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. Geminin bir yere yanaşmak veya bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. Hareket, gidiş geliş. Lokomotifin, katar katmak veya katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hatta geçmesi. Tatbikat.
KATMA
Katmak işi, ilhak. Kıldan ya da yünden yapılmış ip. Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam.
MEZCETMEK
Birbirine katmak, katıştırmak.
DİRENÇ
Dayanma, karşı koyma gücü, mukavemet. Bir nesnenin elektrik akımına karşı dayanma özelliği, mukavemet, rezistans. Bir çevrime istenilen değerde ek direnç katmak için kullanılan düzen, mukavemet, rezistans.
ALAŞIMLAMAK
Metale, alaşım elementlerini eriterek katmak.
KOYMAK
Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak. Etkilemek, dokunmak. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak. Katmak, eklemek. Bırakmak, terk etmek. Bırakmak. İmza, tarih, adres yazmak. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak.
BİNDİRMEK
Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak. Eklemek, katmak. Taşıt, ön tarafından başka bir taşıta çarpmak veya bir yere vurmak.
KLORLAMAK
Mikroplardan arındırmak amacıyla suya düşük oranda klor katmak. Savaşta insanlara, hayvanlara ve bitkilere zararlı olması, öldürmesi için klor püskürtmek. Özellikle yünlü kumaşlara, ipliklere parlaklık vermek için klor gazına tutmak.
KOŞMAK
Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek. Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. Koşuya çıkmak. Birlikte iş görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. Bir yere ivedilikle gitmek. Birini, bir işte görevlendirmek. Hayvanı çekeceği arabaya, sabana vb.ne bağlamak.
AĞILAMAK
Zehirlemek. Bir şeye zehir katmak.
SALÇA
Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi. Domates, baharat vb. şeylerle yapılan, çoğunlukla et yemeklerine katılan sos.
AŞILAMAK
Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak. Birtakım düşünce veya duyguları başkasına benimsetmek, telkin etmek, etkilemek. Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katmak. Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç üzerine kaynaştırarak üretmek. Başkasına hastalık geçirmek.
BİBERLEMEK
Biber serpmek, biber katmak.
BESLEMEK
Yiyecek ve içeceğini sağlamak. Eklemek, katmak, çoğaltmak. Bir duyguyu gönülde yaşatmak. Bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek. Maddi yardım yapmak, desteklemek. Yetiştirmek. Yedirmek. Semirtmek.
OKSİJENLEMEK
Bir maddenin birleşimine oksijen katmak. Saçların rengini sulandırılmış oksijenli su ile sarartmak.
ÇALKATMA
Çalkatmak işi.