Kelimeler arşivinde; içinde "alet" olan, toplam 74 tane kelime bulunuyor. İçerisinde alet bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu alet ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında alet olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
AİREDALETERİYERİ
TUVALETÇİLİK, ADALETSİZLİK, HALETİRUHİYE
KEFALETNAME, ADALETSİZCE, VEKALETNAME, ADALETLİLİK
KEMALETTİN, LALETTAYİN, RİSALETTİN, CELALETTİN, BAŞVEKALET
VEKALETEN, KEFALETEN, ADALETTİN, TUVALETÇİ, ASALETDEN, BALETOMAN, EDALETLİH, HALETİNEZ, NALETLEME, ADALETSİZ
ALETİRİK, ASALETLİ, HALETMEK, KALETEPE, ADALETLİ, SANDALET, PALETSİZ, BALETLİK, ASALETEN
BESALET, ESAALET, CEZALET, REZALET, HACALET, HALETİN, HALETME, KALETAŞ, ARBALET, RİSALET, ŞIKALET, TUFALET, TÜVALET, VEKALET, DALALET, DEHALET, CEHALET, ALETSİZ, SEFALET, ALETMEK, TUVALET, DELALET, PALETLİ, KEFALET, HAYALET, KANALET
VUALET, ADALET, TUALET, ALETLİ, ASALET, GALETA, EYALET, ATALET, GALETE, EDALET
NALET, PALET, HALET, VALET, BALET
ALET
ALET
Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.
RİSALETTİN
Dinin elçisi, peygamber.
VEKALETNAME
Bir kimsenin vekil olduğunu bildiren, noterlik tarafından onaylanmış belge.
AİREDALETERİYERİ
İngiltere'den köken alan, büyük Teriyerler sınıfına giren, 1. yüzyılın ortalarında Working Teriyer ile Otter Hound'un birleştirmeleri sonucu geliştirilmiş, tilki sansar gibi av hayvanlarının yakalanmasında kullanılmış, tüy yapısı kalın, burnu siyah, rengi bej rengi tonlarındaki tüyler içerisine dağılmış siyah ve koyu gri, göğsünde siyahlıkla birlikte kızıl ve beyaz lekeler görülebilen, bacakları, göğsü, karın altı, başı ve kulakları bej renkli, akıllı cana yakın ve sadık, günümüzde refakat ve yardım köpeği olarak yetiştirilen, polis ve asker köpeği olma özelliklerini beraberinde taşıyan köpek ırkı.
ADALETSİZLİK
Adalete aykırı olma durumu.
HALETİRUHİYE
Ruhsal durum, ruh durumu.
KEMALETTİN
Dinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
VEKALETEN
Vekil olarak, asaleten karşıtı.
ADALETLİLİK
Adaletli olma durumu.
CELALETTİN
Dinin ululuğu, yüceliği, büyüklüğü.
KEFALETEN
Kefalet yoluyla.
KEFALETNAME
Bir kimsenin kefil olduğunu gösteren belge, kefillik kâğıdı.
LALETTAYİN
Herhangi bir. Sıradan.
ADALETSİZCE
Adaletsiz bir biçimde.
BAŞVEKALET
Başbakanlık.
TUVALETÇİLİK
Tuvaletçi olma durumu.
Bu bölümde tanımı içerisinde ALET geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALYAN
Cıvataları çıkarıp takmaya yarayan, altıgen kesitli, L biçiminde alet.
ASKI
Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.
ALETLİ
Aleti olan veya aletle yapılan.
AÇIKLIKÖLÇER
Bir mikroskobun açıklığını ölçmeye yarayan alet.
ABDESTHANE
Tuvalet.
ARALIK
Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.
ADLİYE
Hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşları. Hukuk ve adalet işlerinin görüldüğü resmî yapı.
AKSESUAR
Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne. Konunun gerektirdiği ölçüde kullanılan, bir sahne içinde yer alan veya oyuncunun dekor gereği kullandığı çeşitli eşya. Giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya.
ADALETSİZ
Adalete aykırı düşen (şey). Adaleti olmayan (kimse).
ATABEY
Eski Türk devletlerinde, özellikle Selçuklularda şehzadelerin eğitimi veya bağımsız olarak bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir. Isparta iline bağlı ilçelerden biri.
AĞIZ
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.
ANAHTAR
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil. Kurgu. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. Herhangi bir olayda belirleyici olan. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç. Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. Vesile, araç, vasıta.
ADAPTÖR
Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı. Aygıtın kullanabileceği düzeye göre elektrik akımını ayarlayan alet, uyarlayıcı.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
APAREY
Çeşitli parçalardan meydana gelen alet, cihaz.
AKORTÇU
Piyano, org vb. müzik aletlerini ayarlamayı meslek edinmiş kimse.
AKOMPANYATÖR
Bir parça çalındığı zaman ses veya bir aletle ona eşlik eden kimse.
AKINTIÖLÇER
Bir akarsuyun veya kanalın akıntı hızını ve düzeyini ölçmeye yarayan alet.
ARMATÜR
Bir aletin ana bölümünü oluşturan kısım. Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. Bir mıknatısın iki kutbu arasında kuvvet akımını toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası.
ASİLLİK
Asil olma durumu, asalet. Soylu olma durumu, soyluluk.