Kelimeler arşivi içinde; başında "ili" olan, toplam 154 adet kelime bulunmaktadır. ili ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu ili ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ili olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
İLİŞTİRİLEBİLMEK
İLİŞKİLENDİRMEK, İLİŞTİRİLEBİLME
İLİŞKİLENDİRME, İLİŞTİREBİLMEK, İLİŞTİRİVERMEK
İLİNGEBİLGİSİ, İLİŞTİREBİLME, İLİŞTİRİVERME
İLİNTİLENMEK, İLİNTİSİZLİK, İLİŞİKSİZLİK, İLİŞKİSİZLİK, İLİŞMEZCELİK, İLİŞTİRİLMEK
İLİNTİLEMEG, İLİNTİLEMEK, İLİŞİVERMEK, İLİŞKİLİLİK, İLİŞTİRİLME
İLİKLENMEK, İLİKLEŞMEK, İLİNDİRMEK, İLİNDURMAK, İLİNTİLEME, İLİŞDİRMEK, İLİŞDÜRMEK, İLİŞİVERME, İLİŞKİNLİK, İLİŞTİRCİK, İLİŞTİRMEK, İLİYERTEMİ
İLİBADABİ, İLİFLEMEK, İLİKÇEKEN, İLİKÇİLİK, İLİKLEMEK, İLİKLENME, İLİKLEYİŞ, İLİMANNIH, İLİMCİLİK, İLİNEKSEL, İLİNTİLİK, İLİNTİSİZ, İLİŞİKSİZ, İLİŞİLMEK, İLİŞKENLİ, İLİŞKİSİZ, İLİŞTİRİK, İLİŞTİRME
İLİBİÇÇE, İLİBİTCE, İLİFİCCE, İLİKLEME, İLİKMENT, İLİNGERE, İLİNTİLİ, İLİŞELİK, İLİŞİKLİ, İLİŞİLME, İLİŞKİLİ
İLİBADA, İLİBADE, İLİBADI, İLİGMEN, İLİHANA, İLİKCEK, İLİKEVİ, İLİKLİK, İLİKMAN, İLİKMEÇ, İLİKMEK, İLİKMEN, İLİKMET, İLİKSİZ, İLİMBEY, İLİMDAR, İLİMETE, İLİNCAH, İLİNCAK, İLİNÇAH, İLİNÇAK, İLİNGİR, İLİNGİZ, İLİNGÜR, İLİNMEK, İLİRSİK, İLİSTİR, İLİSYUM, İLİŞGİK, İLİŞGİN, Devamını Oku »»
İLİBAT, İLİCAH, İLİCEK, İLİFAR, İLİGEN, İLİKCE, İLİKÇE, İLİKÇİ, İLİKGE, İLİKLİ, İLİKMA, İLİKME, İLİKSİ, İLİMAÇ, İLİMAN, İLİMAR, İLİMCİ, İLİMEG, İLİMEK, İLİNEK, İLİNGE, İLİNTİ, İLİPİN, İLİSKE, İLİŞGİ, İLİŞGÜ, İLİŞİK, İLİŞİL, İLİŞİM, İLİŞİR, Devamını Oku »»
İLİCA, İLİCE, İLİMA, İLİME, İLİNÇ, İLİSE, İLİŞE, İLİŞİ, İLİUM, İLİYA, İLİYH
İLİÇ, İLİF, İLİG, İLİK, İLİM, İLİT
İLİ
İLİ
Ilık. Sıcak pekmez. Gelişigüzel dikiş. Buz tutan gölün donmayan yeri: İlide kuşlar varmış. Zayıf. Hayalet, cin, peri.
İLİŞTİRİLMEK
İliştirme işi yapılmak, eğreti takılmak, hafifçe tutturulmak.
İLİŞKİSİZLİK
İlişkisiz olma durumu.
İLİŞTİREBİLME
İliştirebilmek işi.
İLİŞMEZCELİK
(Söz sanatı terimi) Söylenmiyen kısmın önemli olduğunu telkin edecek şekilde bir konuya hafifçe temas ederek geçme.
İLİNTİSİZLİK
İlintisiz olma durumu.
İLİŞİKSİZLİK
İlişiksiz olma durumu.
İLİŞKİLENDİRMEK
İlişkili duruma getirmek.
İLİŞKİLENDİRME
İlişkilendirmek işi.
İLİŞTİRİLEBİLMEK
İliştirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İLİŞTİRİLEBİLME
İliştirilebilmek işi.
İLİŞTİREBİLMEK
İliştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
İLİNTİLENMEK
Meraklanmak.
İLİŞTİRİVERMEK
Çabucak iliştirmek.
İLİNGEBİLGİSİ
Uzambiçimlerin ilingesel özellikleriyle ilgilenen uzambilgisi dalı. Anlamdaş. ilinge.
İLİŞTİRİVERME
İliştirivermek işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde İLİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AÇIKLAMAK
Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek. Açıkça söylemek, ifşa etmek. Belirtmek, göstermek, açığa vurmak, izhar etmek. Bir sorunla ilgili aydınlatıcı bilgi vermek, tavzih etmek. Bir sözün, bir yazının ne anlatmak istediğini belirtmek, yorumlamak.
ACILIK
Acı olma durumu. Dokunaklılık, kederlilik, yaslılık.
AÇKI
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah. Her türlü açma aracı. Anahtar. Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç.
AÇILIM
Açılma işi. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma. Yeni bir bakış açısı getirme. Sağ açıklık. Bir kısaltma veya formülün açık biçimi.
ABLACILIK
Sevicilik.
ACIPAYAM
Denizli iline bağlı ilçelerden biri.
ACUR
Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus).
ADAM
İnsan. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse. Bir alanı benimseyen kimse. Eş, koca. Görevli kimse. İyi huylu, güvenilir kimse. Erkek kişi. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse.
ADALAR
İstanbul iline bağlı ilçelerden biri.
ABANA
Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.
ADAKLI
Adağı olan, adak adamış olan. Bingöl iline bağlı ilçelerden biri. Nişanlı.
AÇISAL
Açı ile ilgili, zaviyevi.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
ADAPAZARI
Sakarya iline bağlı ilçelerden biri.
ABAZAN
Uzun süre cinsel ilişkide bulunmayan (erkek). Karnı aç olan (kimse).
ACIGÖL
Nevşehir iline bağlı ilçelerden biri.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
ACİL
Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
ACELE
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi. Tez davranma gerekliliği. Vakit geçirmeden, tez olarak.