Kelimeler arşivinde; içinde "maye" olan, toplam 23 tane kelime bulunuyor. İçerisinde maye bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ek olarak sonu maye ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında maye olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.
SERMAYESİZLİK
HİMAYESİZLİK, SERMAYECİLİK
HİMAYECİLİK
SERMAYEDAR, SERMAYESİZ
HİMAYESİZ, SERMAYECİ, SERMAYELİ, EMAYELEME, SERMAYESİ
CUMAYERİ, FÜRUMAYE, HİMAYECİ
SERMAYE, EMAYELİ
HİMAYE, MAYENE, SÜMAYE
EMAYE, MAYEN, MAYET
MAYE
MAYE
Yeni doğmuş kuzu, oğlak. Domates.
CUMAYERİ
Düzce iline bağlı ilçelerden biri.
EMAYELEME
Emaye ile kaplama işlemi.
SERMAYECİ
Anamalcı.
SERMAYE
Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital, meta, resülmal. Genelev kadını. Varlık, servet. Konu.
HİMAYESİZ
Korumasız.
HİMAYESİZLİK
Himayesiz olma durumu.
SERMAYESİZLİK
Sermayesiz olma durumu.
FÜRUMAYE
Sütü bozuk, mayası bozuk, soysuz.
SERMAYESİZ
Sermayesi olmayan.
SERMAYESİ
Yalova kenti, Altınova belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
SERMAYECİLİK
Anamalcılık.
HİMAYECİLİK
Korumacılık.
SERMAYEDAR
Sermayesi olan. Anamalcı.
HİMAYECİ
Korumacı.
SERMAYELİ
Sermayesi olan.
Bu bölümde tanımı içerisinde MAYE geçen kelimeler listesi verilmiştir.
DULDA
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper. Esirgeme, koruma, himaye.
GÖZETMEK
Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek. Kayırmak. Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak. Kollamak, beklemek. Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak.
ESNAF
Küçük sermaye ve zanaat sahibi. Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse. Kötü yola sapmış olan kadın.
ANAMALCI
Üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulunduran kimse, anamal sahibi, sermayedar, sermayeci, kapitalist. Anamalcılık düzenini benimsemiş kimse, kapitalist.
ESİRGEMEK
Korumak, himaye etmek, vikaye etmek. Bir şeyi yapmaktan veya vermekten kaçınmak.
EMEKÇİ
Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse. Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter.
APEL
Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılmış olan ödeme çağrısı.
KAPİTAL
Sermaye.
AKSİYON
Bir kuvvetin, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi. Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, hikâye, gelişim. Sermayenin belirli bir bölümü. Hisse senedi. Hareket, iş. İnsan etkinliğinin veya iradesinin açığa çıkması.
ESİRGEME
Esirgemek işi, koruma, himaye, vikaye.
KOMANDİT
Yalnızca konulan sermaye kadar sorumluluğu olan ortaklık biçimi.
KARTEL
Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret, üretim kuruluşlarının, genel olarak kazanma veya başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı.
GÖZETİM
Gözetme işi, nezaret. Himaye. Gözaltı.
BAŞMAL
Sermaye.
ANAMAL
Sermaye.
İŞLETME
İşletmek işi. İş yeri. Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık vb. iş alanlarında, kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurum. Bir kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi.
GÖLGE
Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık. Ne olduğu anlaşılamayan karaltı, silüet. Güneş ışınlarından korunacak yer. Resimde bir şekli cisimlendirmek için, onun ışık almaması gereken yerlerine vurulan az çok koyu renk. Birinin yanından hiç ayrılmayan kimse. Yetkisi olmadığı hâlde etkili olan. Röfle. Koruma, kayırma himaye.
GİRİŞİMCİ
Üretim için bir işe girişen, kalkışan kimse, müteşebbis. Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.
KORUMAK
Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Karşılamak, denk gelmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
ANAMALCILIK
Anamala dayanan ve kâr amacı güden üretim düzeni, sermayecilik, kapitalizm.