İçinde ÖN geçen kelimeler

Kelimeler arşivinde; içinde "ön" olan, toplam 1185 tane kelime bulunuyor. İçerisinde ön bulunan kelimeler listesini Kelimelik, Scrabble ve benzer kelime bulma oyunlarında ya da Türkçe ile ilgili yapacağınız ödev, araştırma veya ders çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ek olarak sonu ön ile biten kelimeler listesini okumak ya da başında ön olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Bunların yanında, kelime anlamları için alt kısımda bulunan "harfli kelimeler" linklerinden de yararlanabilirsiniz.

 
 

17 harfli kelimeler

DÖNÜŞTÜRÜLEBİLMEK

16 harfli kelimeler

DÖNÜŞTÜRÜLEBİLME, YÖNLENDİREBİLMEK

15 harfli kelimeler

DÖNENCELERARASI, DÖNERBOYUNLULAR, GÖNDERİLEBİLMEK, SÖNDÜRÜLEBİLMEK, YÖNLENDİREBİLME

14 harfli kelimeler

BAŞYÖNETMENLİK, GÖNDERİLEBİLME, GÖNÜLLENDİRMEK, MEİSTERDÖNGÜSÜ, ÖNEMSEYEBİLMEK, RÖNTGENİZASYON, RÖNTGENOTERAPİ, SÖNDÜRÜLEBİLME, YÖNETİLEBİLMEK, YÖNLENDİRİLMEK, YUKARIGÖNDELEN, YUKARISÖĞÜTÖNÜ

13 harfli kelimeler

DÖNÜŞTÜRÜLMEK, GÖNENDİRİLMEK, ASTİGMATÖNLER, AŞAĞIGÖNDELEN, DÖNDÜREBİLMEK, GÖNDEREBİLMEK, GÖNDERİVERMEK, GÖNÜLLENDİRME, İÇEYÖNELİKLİK, ÖNEMSEYEBİLME, ÖNERİLEBİLMEK, ÖNRAFAELCİLER, RÖNTGENOGRAFİ, SİLİNDİRLİGÖN, SÖNDÜREBİLMEK, YÖNELTEBİLMEK, YÖNETİLEBİLME, YÖNLENDİRİLME

12 harfli kelimeler

CANIGÖNÜLDEN, DÖNÜŞTÜRÜLME, DÖNÜŞÜMCÜLÜK, GÖNENDİRİLME, RÖNTGENCİLİK, RÖNTGENLEMEK, YÖNLENDİRMEK, YÖNTEMSİZLİK, ANAYÖNETİLEN, DEMİRDÖNEGEN, DÖNDÜREBİLME, DÖNERBASAMAK, DÖNÜŞEBİLMEK, DÖNÜŞÜVERMEK, FİTOSÖNOLOJİ, GÖNDEREBİLME, GÖNDERİVERME, GÖNÜLSÜZİREK, GRAMERÖNCESİ, HÖNDÜLLENMEK, KARAGÖNDÜRME, ÖNEMSEMEZLİK, ÖNERİLEBİLME, ÖNGÖREBİLMEK, ÖNLEYEBİLMEK, ÖZDÖNÜŞTÜREÇ, RENKÖNLEYİEİ, SÖNDÜREBİLME, TÖNGELLENMEK, YANSIMAÖNLER, Devamını Oku »»

11 harfli kelimeler

BAŞYÖNETMEN, DÖNDÜRÜLMEK, DÖNÜŞSÜZLÜK, DÖNÜŞTÜRMEK, DÖNÜŞTÜRÜCÜ, GÖNDERİLMEK, GÖNENDİRMEK, GÖNÜLDAŞLIK, GÖNÜLLENMEK, GÖNÜLSÜZLÜK, RÖNTGENLEME, SIKIYÖNETİM, SÖNDÜRÜLMEK, YÖNELTİLMEK, YÖNETİCİLİK, YÖNETMENLİK, YÖNLENDİRME, YÖNTEMLİLİK, BAŞYÖNETİCİ, BİYODÖNÜŞÜM, BÖNGÜLDEMEK, CORİDÖNGÜSÜ, ÇÖNÇEDÖNMEZ, ÇÖNGELLEMEK, DEĞİRMENÖNÜ, DÖNBÜLDEMEK, DÖNDERLEMEK, DÖNENCEALTI, DÖNENDİRMEK, DÖNGÜLDEMEK, Devamını Oku »»

10 harfli kelimeler

DÖNERCİLİK, DÖNÜŞLÜLÜK, DÖNÜŞTÜRME, DÖNÜŞTÜRÜM, GÖNDERTMEK, GÖNÜLLÜLÜK, GÖNYELEMEK, JÖNPRÖMİYE, ÖNCESİZLİK, ÖNEMSENMEK, ÖNEMSİZLİK, ÖNGÖRÜLMEK, SÖNDÜRÜLME, SÖNÜMLEMEK, YANARDÖNER, YÖNELTİLME, YÖNETİLMEK, YÖNETİMSEL, YÖNETMELİK, ÇÖNDERMEYH, ÇÖNGELTMEK, DONMAÖNLER, DÖNDÜRMECE, DÖNDÜRTMEK, DÖNDÜRÜGEÇ, DÖNDÜRÜLME, DÖNEBİLMEK, DÖNEMÇİZİT, DÖNEMEÇSİZ, DÖNERBOYUN, Devamını Oku »»

9 harfli kelimeler

BÖNLEŞMEK, DÖNDÜRMEK, DÖNELEMEK, DÖNENCELİ, DÖNÜŞÜMCÜ, DÖNÜŞÜMLÜ, GÖNDERİCİ, GÖNDERMEK, GÖNDERTME, GÖNÜLLÜCE, GÖNYELEME, ÖNCELEMEK, ÖNCELİKLE, ÖNCELİKLİ, ÖNEMSEMEK, ÖNEMSENİŞ, ÖNEMSENME, ÖNEMSEYİŞ, ÖNEMSİZCE, ÖNGÖRÜLME, RÖNTGENCİ, SÖNDÜRMEK, SÖNDÜRÜCÜ, SÖNÜMLEME, YÖNDEŞLİK, YÖNELMELİ, YÖNELTMEK, YÖNETİLME, YÖNSÜZLÜK, YÖNTEMSİZ, Devamını Oku »»

8 harfli kelimeler

BÖNLEŞME, DÖNDÜRME, DÖNDÜRÜŞ, DÖNEKLİK, DÖNELEME, DÖNELMEK, DÖNENCEL, DÖNENMEK, DÖNÜLMEK, DÖNÜMLÜK, DÖNÜŞMEK, DÖNÜŞSÜZ, FIRDÖNDÜ, GÖNDERGE, GÖNDERİM, GÖNDERLİ, GÖNDERME, GÖNENÇLİ, GÖNENMEK, GÖNLÜNCE, GÖNÜLDAŞ, GÖNÜLSÜZ, GÜNDÖNDÜ, MUMSÖNDÜ, ÖNCELEME, ÖNCELERİ, ÖNDERLİK, ÖNEMLİCE, ÖNEMSEME, ÖNGÖRMEK, Devamını Oku »»

7 harfli kelimeler

DÖNBABA, DÖNEKÇE, DÖNELME, DÖNEMEÇ, DÖNENCE, DÖNENME, DÖNERCİ, DÖNMELİ, DÖNÜLME, DÖNÜŞLÜ, DÖNÜŞME, DÖNÜŞÜM, EMİNÖNÜ, GÖNÇLÜK, GÖNDERİ, GÖNENME, GÖNÜLLÜ, ÖNCEDEN, ÖNCELİK, ÖNCESİZ, ÖNCÜLÜK, ÖNDELİK, ÖNEMSİZ, ÖNERMEK, ÖNGÖRME, ÖNLEMEK, ÖNLENİŞ, ÖNLENME, ÖNLEYİŞ, ÖNLÜKLÜ, Devamını Oku »»

6 harfli kelimeler

BÖNLÜK, DÖNGEL, DÖNMEK, GÖNDER, GÖNENÇ, HANÖNÜ, ÖNAYAK, ÖNCEKİ, ÖNEMLİ, ÖNERGE, ÖNERİŞ, ÖNERME, ÖNERTİ, ÖNGÖRÜ, ÖNLEME, ÖNSEZİ, SÖNMEK, YÖNBUL, YÖNDEŞ, YÖNSÜZ, YÖNTEM, ALAÇÖN, ARIÖNÜ, BERGÖN, BÖNAFA, BÖNGET, BÖNÜFE, CÖNEGE, ÇAMÖNÜ, ÇÖNDÜL, Devamını Oku »»

5 harfli kelimeler

ASYÖN, BÖNCE, DÖNEÇ, DÖNEK, DÖNEL, DÖNEM, DÖNER, DÖNGÜ, DÖNME, DÖNÜM, DÖNÜŞ, DÖNÜT, GÖNCÜ, GÖNEN, GÖNÜL, GÖNYE, İNÖNÜ, ÖNCEL, ÖNCÜL, ÖNDER, ÖNERİ, ÖNEZE, ÖNLEM, ÖNSEL, SÖNME, SÖNÜK, SÖNÜM, YÖNLÜ, AKYÖN, ARDÖN, Devamını Oku »»

4 harfli kelimeler

CÖNK, GÖNÇ, ÖNCE, ÖNCÜ, ÖNEL, ÖNEM, BÖNE, BÖÖN, ÇÖNE, ÇÖNT, DÖNE, DÖNÜ, GÖNE, GÖNÜ, HÖNE, HÖNÜ, KÖNÇ, KÖNİ, KÖNÜ, LÖNK, ÖĞÖN, ÖNAA, ÖNAD, ÖNAL, ÖNAY, ÖNDE, ÖNEÇ, ÖNEK, ÖNEN, ÖNER, Devamını Oku »»

3 harfli kelimeler

BÖN, GÖN, JÖN, YÖN, ÇÖN, FÖN, KÖN, ÖNA, ÖNE, ÖNK, ÖNÜ, ÖÖN, ZÖN

2 harfli kelimeler

ÖN

Bazı kelimelerin anlamları

ÖN

Önce, mukaddem, evvel. İleri, üstün, makbul. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı. Bir kimsenin ilerisi. Yakın gelecek zaman. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü. Önce olan, ilk. Civar, yöre. öğün. o gün. İlk, ilk gün. Ön (bk. ün). Vücudun, ortasından geçen çizginin yüzden yana gösterdiği yön; gövdenin, göğsün bulunduğu yüzeyi ve yönü. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. Dip karşıtı. Bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar. (karşılık: anteriyör,)Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre ilerde olan bölgesi.

DÖNENCELERARASI

Yeryuvarı üzerinde Oğlak ve Yengeç dönenceleri (23° 27' K ve 23° 27' G) arasında kalan, genellikle sıcak iklimlerin egemen olduğu kuşağın yayılma alanı, bkz, dönence, Oğlak dönencesi, Yengeç dönencesi.

DÖNERBOYUNLULAR

Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, kaplumbağalar (Testudinata) takımından, tatlı sularda yaşayan, boyunları dinlenme hâlinde iken içeri çekilmeyip sırt kabuğunun altına doğru kıvrılan, çamurcul kaplumbağagiller (Pelomedusidae) ve yılan boyunlu kaplumbağagiller (Chelidae) familyaları bulunan bir alt takım. (Pleurodira), familyalarını içine alır.

GÖNDERİLEBİLME

Gönderilebilmek işi.

DÖNÜŞTÜRÜLEBİLMEK

Dönüştürülme imkânı veya olasılığı bulunmak.

GÖNÜLLENDİRMEK

Gönüllenmesine sebep olmak.

MEİSTERDÖNGÜSÜ

İnce bağırsak hücrelerinde zara bağlı bir enzim olan gama-glutamil transferazın ve hücre içindeki glutatyonun katıldığı imino asitler dışındaki bütün amino asitlerin taşınmasını sağlayan bir etkin taşıma sistemi, gama-glutamil döngüsü.

YÖNLENDİREBİLME

Yönlendirebilmek işi.

BAŞYÖNETMENLİK

Başyönetmen olma durumu, başrejisörlük. Başyönetmenin yaptığı iş, başrejisörlük.

DÖNÜŞTÜRÜLEBİLME

Dönüştürülebilmek işi.

RÖNTGENİZASYON

Röntgenoterapi.

RÖNTGENOTERAPİ

Röntgen tedavisi, radyoterapi, röntgenizasyon.

GÖNDERİLEBİLMEK

Gönderilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

YÖNLENDİREBİLMEK

Yönlendirme imkânı veya olasılığı bulunmak. Yönlendirmeyi becermek.

SÖNDÜRÜLEBİLMEK

Söndürülme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNEMSEYEBİLMEK

Önemseme imkânı veya olasılığı bulunmak.

  -   -   -  

Anlamında ÖN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ABAJUR

Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.

AGORA

Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.

ADEMİMERKEZİYETÇİ

Yerinden yönetimci.

AFİŞE

"Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak" anlamlarındaki afişe etmek, "bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak" anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. Açıklanmış.

AĞBENEK

Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı.

AÇIKTAN

Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.

AĞIRSAMAK

Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.

AFTOS

Gönül eğlendiren kimse.

AÇIKLAYICI

Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.

AFYONLAMAK

Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak. Birini telkin yoluyla doğru düşünmesini önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.

AFAKİ

Gereksiz, önemsiz (söz). Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.

AĞIRŞAKLANMAK

Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

ADEMİMERKEZİYET

Yerinden yönetim.

ABARTMAK

Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.

ADA

Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.

ABONE

Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

AÇIKÇA

Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.