Sonu ELET ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "elet" olan, toplam 30 adet kelime bulunmaktadır. Sonu elet ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında elet olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde elet olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

11 harfli kelimeler

EKZOİSKELET

9 harfli kelimeler

KARAVELET

8 harfli kelimeler

MUADELET, ŞAHVELET, PLATELET, MEŞMELET, MEHMELET

7 harfli kelimeler

VEKELET, İSKELET, SEFELET, REZELET, NABELET, MÖMELET, MADELET, ENSELET, CEHELET

6 harfli kelimeler

ESELET, EDELET, ADELET

5 harfli kelimeler

HELET, KELET, GELET, MELET, NELET, PELET, ÇELET, BELET, ŞELET, VELET

Bazı kelimelerin anlamları

ELET

Arapça kökenli âlet: alet; cins, tür.

MADELET

Arapça kökenli Muâdelet: muadelet. Adalet, doğruluk.

PLATELET

Kan pulcuğu.

REZELET

Arapça kökenli rezâlet: rezalet.

ENSELET

Bile bile, isteyerek. Mahsustan, kasti olarak, bile bile.

NABELET

Yabancı.

EKZOİSKELET

Dış iskelet.

MÖMELET

Aptal, alık. Tembel, uyuşuk.

ŞAHVELET

Hükümdar çocuğu.

MUADELET

Eşitlik, denklik, eş değerlik.

MEHMELET

Bunak, aptal.

MEŞMELET

Yaramaz.

KARAVELET

Erzurum kenti, Pasinler belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

SEFELET

Arapça kökenli sefâlet: sefalet.

İSKELET

İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih. Kuru, çıplak. Bir şeyi oluşturan temel çatı. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü. Bir eserin genel planı. Çok zayıf.

VEKELET

Arapça kökenli vekâlet: vekâlet; bakanlık.

  -   -   -  

Anlamında ELET bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ELET geçen kelimeler listesi verilmiştir.

KAFES

Hayvanlar için aralıklı tel, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış taşınabilir bölme. Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper. Şimşirlik. Vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme. Hapishane. Cami, tekke vb. yerlerde kadınlara ayrılan yer. Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtaları dışında kalan iskeleti.

MORATORYUM

Erteletim.

KESELETME

Keseletmek işi.

BELETME

Beletmek işi.

İNCELETME

İnceletmek işi.

KONSOLİDASYON

Süreletme. Firmaların tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırılarak yeni bir tüzel kişilikte birleştirilmesi. Yapıları benzer durumda olan nesnelerin birleştirilmesi.

ÇATMA

Çatmak işi. Provada geçici olarak bir giysiye iliştirilmiş olan parça. Heykel yapımında çamuru ayakta tutan tel iskelet. Ahşap yapılarda ağaç iskeletin temel parçaları. Semerin ağaç kısmı. Duvarları ağaç gövdesinden birbirine takılarak ve çivisiz olarak yapılmış olan yayla evi, Yörük çadırı. Bir tür döşemelik kumaş.

KAKULE

Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki (Elettaria cardamomum). Bu bitkinin bahar olarak kullanılan tohumu.

KEMİRDEK

Kuyruğun iskeleti.

PARKELETME

Parkeletmek işi.

EŞİTLİK

İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavilik, müsavat, muadelet. Bedensel, ruhsal başkalıkları ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasi haklar yönünden ayrım bulunmaması durumu. Kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu.

ÇATI

Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü. Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı. Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik. Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu. Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer. Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü. Barınılan, sığınılan yer. Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu.

İNCELETİŞ

İnceletme işi.

ÇABUCAK

Vakit geçirmeden, kısa sürede, aceleten, acilen, alelacele, anında, bir anda, bir çırpıda, birden, bir hamlede, bir koşu, bir lahzada, bir solukta, çabucacık, çabuk, çabukça, çarçabuk, dakikasında, derakap, derhâl, hemen, hemencecik, hemencek, hızla, hızlı, hızlı hızlı, ivedilikle, lahzada, müstacelen, palas pandıras, serian, süratle, şipşak, takkadak, tez beri, tezce, tezelden, yellim yelalim. Kolaylıkla.

HECELETME

Heceletmek işi.

ÇERÇEVELETME

Çerçeveletmek işi.

KABURGA

Eğe kemiklerinin oluşturduğu kafes. Gemilerde dış kaplamanın dayandığı iskelet. Eğe.

KADİT

Çok zayıf. İskelet. Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.

MERCAN

Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum). İzmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, açık kırmızı renkte, eti beğenilen bir balık, mercan balığı (Pagrus pagrus). Bu maddeden yapılmış. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde.

KADRO

Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim veya yönlendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığı ödev, yetki ve sorumlulukların hepsi. Bu çizelgedeki yer. Bir işte görev alan kişi veya kişiler, ekip. Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge. Bisiklet ve motosiklette iskeleti oluşturan metal bölüm.