Kelimeler arşivi içinde; başında "eks" olan, toplam 159 adet kelime bulunmaktadır. eks ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu eks ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde eks olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
EKSPERİMANTALİST, EKSPERİMANTALİZM, EKSTRAPERİTONEAL
EKSARTİKÜLASYON, EKSFLAGELLASYON, EKSİTOTOKSİTİTE
EKSİTOSEKRETOR, EKSİTOVASKULER, EKSPEKTORASYON, EKSTRAMEDÜLLER, EKSTRAPOLASYON, EKSTRAVASKÜLER, EKSTRAVAZASYON
EKSENTERASYON, EKSİBİSYONİZM, EKSİLTEBİLMEK, EKSPRESYONİST, EKSPRESYONİZM, EKSTRAHEPATİK, EKSTRAMURALİS, EKSUNGULASYON
EKSİÇEKERLİK, EKSİLTEBİLME, EKSİTABİLİTE, EKSİTOTOKSİN, EKSKRETORYUS, EKSPLORASYON, EKSPRESİVİTE, EKSTENSORYUS, EKSTİRPASYON, EKSTRAKSİYON, EKSTRAPLÖRAL, EKSTRASİSTOL
EKSARBASYON, EKSENSEFALİ, EKSERİYETLE, EKSFOLYATİF, EKSİKETEKLİ, EKSİKLENMEK, EKSİKSİZLİK, EKSİLTİLMEK, EKSKAVASYON, EKSKORASYON, EKSPANSİYON, EKSPEKTORAN, EKSPEKTORAT, EKSPİRASYON, EKSPOZİSYON, EKSTENSİYON, EKSTRAMURAL, EKSTREMİTAS, EKSTREMOFİL, EKSTÜBASYON
EKSERİYYET, EKSİKLEMEK, EKSİKLENME, EKSİLTİLME, EKSİLTİMLİ, EKSİTASYON, EKSKAVASYO, EKSKAVATÖR, EKSKRENERE, EKSKRESYON, EKSPERYANS, EKSPRESYON, EKSTENSİYO, EKSTREMİTE, EKSTRİNZİK, EKSTRÜZYON, EKSUDASYON, EKSÜDASYON
EKSANTRİK, EKSARHLIK, EKSERİYET, EKSHALANT, EKSİGETEK, EKSİKATÖR, EKSİKETEK, EKSİLTİLİ, EKSİLTMEK, EKSKRETUM, EKSPERLİK, EKSPERTİZ, EKSTENSİN, EKSTENSOR, EKSTENSÖR, EKSTERNAL, EKSTERNUS, EKSTRAFOR, EKSTRUZOM, EKSUDATİF, EKSÜDATİF, EKSÜGETEK, EKSÜKİREK, EKSÜVETEK
EKSELANS, EKSENDEŞ, EKSENUCU, EKSERİYA, EKSİKLİK, EKSİKREK, EKSİKSİZ, EKSİLMEK, EKSİLTİM, EKSİLTME, EKSİRANI, EKSİTABL, EKSİTMEK, EKSİZYON, EKSOTİZM, EKSPLANT, EKSPOZÜR, EKSTRAKT, EKSTRORS, EKSÜETEK, EKSÜKSÜZ
EKSEDRA, EKSELEK, EKSİCİK, EKSİCİL, EKSİKLİ, EKSİLEN, EKSİLİŞ, EKSİLME, EKSİLTİ, EKSİMEK, EKSİRAN, EKSİTUS, EKSODOS, EKSOJEN, EKSOTİK, EKSPOZE, EKSPRES, EKSTREM, EKSUDAT, EKSÜCEK, EKSÜDAT
EKSARH, EKSERİ, EKSEVÜ, EKSİBE, EKSİTE, EKSİUÇ, EKSPER, EKSTRA, EKSTRE, EKSÜDA
EKSAN, EKSEN, EKSER, EKSİK, EKSİN, EKSİŞ, EKSİZ, EKSUK, EKSÜK
EKSİ, EKSÜ
EKS
EKS
Yunanca sız anlamına gelen ön ek.
EKSENTERASYON
İç organların dışarı çıkartılması.
EKSPERİMANTALİST
Deneyselci.
EKSFLAGELLASYON
Plasmodium veya ilişkili cinslerde kısa sürede mikrogametositten mikrogametlerin oluşumu.
EKSTRAPOLASYON
Bir zaman dizisinin kapsadığı dönemin veya verilerin dışındaki değerlerin geçmiş değerlerden hareketle tahmin edilmesi. Ölçme aralığı dışında kalan bir değerin, grafik uzatma veya tahmin etme yoluyla bulunması işlemi.
EKSTRAPERİTONEAL
Karın zarının dışında olan.
EKSARTİKÜLASYON
Eklemde yapılan kesme işlemi.
EKSPERİMANTALİZM
Deneyselcilik.
EKSTRAVAZASYON
Kimi ilaçların toplardamar içine uygulanması sırasında enjektör iğnesi veya kataterden sızarak deri altı dokusuna sızması.
EKSPEKTORASYON
Balgam çıkarma. Öksürükle dışarı muhat, fibrin, irin gibi eksudat atılımı olayı.
EKSTRAVASKÜLER
Kan damarlarının dışında.
EKSİTOTOKSİTİTE
Serebrovasküler hastalıklara veya beyin veya omurilik yaralanmalarına bağlı serebral veya spinal iskemi ve serebral iskemiye bağlı inme sırasında iskemik bölgedeki sinir uçlarından aşırı miktarda aspartat salıverilmesi sonucu, N-metil- D- aspartat (NMDA) almaçlarının aşırı uyarılmasıyla almaçlara bağlı iyon kanallarından nöronların içine aşırı miktarda Ca++ girmesi sonucu oluşan nöronlardaki nekroz.
EKSİTOSEKRETOR
Salgıyı uyaran.
EKSTRAMEDÜLLER
Medulla oblangata'nın dışında bulunan. Kemik iliğinin dışında bulunan.
EKSİTOVASKULER
Damarları genişleten ve daraltan.
EKSİBİSYONİZM
Göstermecilik.
Bu bölümde tanımı içerisinde EKS geçen kelimeler listesi verilmiştir.
AĞIRLAMAK
Konuğa saygı göstererek onun her türlü rahatını, gereksinimini sağlamak, ikram etmek, izaz etmek.
ABES
Gereksiz, yersiz, boş. Akla ve gerçeğe aykırı. Gereksiz bir biçimde.
ALMAK
Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.
ADAMSIZ
Adam olmadan. Güvenecek kimsesi olmayan, dayanağı bulunmayan, arkasız. Erkeksiz, kocasız.
AMORTİSÖR
Motorlu araçlarda sarsıntı, sallantı vb. hareketleri en aza indiren, yayların gereksiz hareketlerini gidermeye yarayan düzen. Bu düzeni kuran öge, yumuşatmalık.
ALYUVAR
Kana al rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücre, eritrosit.
ALKOLSÜZ
Alkolü olmayan. Alkol içmeksizin. Alkol içilmeyen.
ACIKMAK
Yemek yeme gereksinimi duymak.
ALTERNATİFSİZLİK
Seçeneksizlik.
ALAY
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk. Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej. Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma. Hayvan topluluğu. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
AÇIK
Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.
ANYON
Negatif elektrikle yüklü iyon, eksin.
AFAKİ
Gereksiz, önemsiz (söz). Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.
ALEVLENME
Alevlenmek işi. Sessizce sürmekte olan bir hastalığın belirtilerinin artması, eksaserbasyon.
AKBALIKÇIL
Leyleksilerden, bataklık, ırmak ve göl kıyılarında yaşayan, oldukça büyük, ak renkli bir tür kuş (Egretta alba).
ALTERNATİFSİZ
Seçeneksiz.
ANALOJİ
Benzeşim, benzeşme. Örnekseme. Andırışma.
AKAÇ
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç. Yer altı su oluğu. Kanal, ark, su yolu.
ANDROPOZ
Erkeklerde, er bezlerinin salgıladıkları hormon miktarının giderek eksilmesi sonucu cinsel gücün azalması, yaş dönümü.
ANANEVİ
Geleneğe dayanan, geleneksel.