Kelimeler arşivi içinde; sonunda "eken" olan, toplam 34 adet kelime bulunmaktadır. Sonu eken ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında eken olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde eken olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
BAYRAKÇEKEN, YAVŞANÇEKEN
MÜŞTEREKEN, PİRİNÇEKEN, KAYIŞÇEKEN
İLİKÇEKEN, GORECEKEN, DEMETEKEN
TÖYMEKEN, TÖHMEKEN, HEPÇEKEN, İLKÇEKEN, TÖĞMEKEN, TÜHMEKEN, MEVLEKEN, NALÇEKEN
TÖMEKEN, YELEKEN, SUÇEKEN, SİLEKEN, PİLEKEN, NÖREKEN, KÜREKEN, KUREKEN, KÖVEKEN, KÖREKEN, KELEKEN, GÖREKEN, BÖLEKEN
EKEN
Erken. Toprakla uğraşan kimse.
DEMETEKEN
Çabuk, acele: Şu işi demeteken yap.
YAVŞANÇEKEN
Eşek (kaba).
MEVLEKEN
Deri üstüne süs yapmak için kullanılan, keskin ağzı demir, sapı ağaç bir saraç aracı.
GORECEKEN
Kırlarda yetişen yabanı bir ağaç ve onun yemişi, alıç.
İLİKÇEKEN
Deve havutundaki ağaçların tarağını biribirine bağlayan ipler. Semer dikiminde kullanılan çelik tığ. (Kemalpaşa İzmir).
İLKÇEKEN
Çuvaldız.
BAYRAKÇEKEN
Bir topluluğun işini bozan, kavgayı kızıştırmak için araya fesat sokan.
KAYIŞÇEKEN
Tırpanı ağaç sapa bağlayan halkaya sıkıştırmak için konulan, küçük ağaç parçası.
TÖYMEKEN
Semizotu.
TÖĞMEKEN
Semizotu.
MÜŞTEREKEN
Ortaklaşa.
HEPÇEKEN
Dört tekerlekli arabaların uzayıp kısalmasını sağlayan ağaç.
TÜHMEKEN
Yemeği yapılan, semizlik de denilen bir çeşit ot.
TÖHMEKEN
Semizotu.
PİRİNÇEKEN
Hakkâri ili, Dağlıca bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Bu bölümde tanımı içerisinde EKEN geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BAYRAKÇI
Bayrak çeken kimse. Bayrak yapan, diken veya satan kimse.
AZIK
Gereken yiyecek ve içecek şeyler, nevale.
AYAR
Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu. Değer, derece. Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü. Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü. Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi.
BOCALAMAK
Gemi rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmek. Bir işte tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak.
AVİSTO
Ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve "görüldüğünde" anlamına gelen bir terim.
BATMAK
Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek. Yıkılmak, egemenliği sona ermek. Saplanmak. Çökmek. Yok olmak. Dünya'nın dönüşü dolayısıyla Güneş, Ay ve yıldız ufkun altına inmek. Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek. Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak. Kirlenmek. İflas etmek. Daha kötü bir duruma uğramak. Dokunmak, incitmek.
AÇ
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. Karnı doymamış olarak. Yiyecek bulamayan. Çok istekli, hevesli. Gözü doymaz, haris.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
ARGO
Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim. Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim.
AĞIR
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı. Değeri çok olan, gösterişli. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı. Yoğun. Sindirimi güç (yiyecek). Çetin, güç. Çapı, boyutu büyük. Yavaş. Ağır sıklet. Keskin, boğucu (koku). Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). Kısık, alçak. Yavaş bir biçimde. Ciddi. Ağırbaşlı, ciddi. Sıkıntı veren, bunaltan. Davranışları yavaş olan.
ACİL
Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel.
BOŞBOĞAZ
Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan, geveze, ayran ağızlı. Yerli yersiz konuşan.
AKAİT
Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlarının ve tapınma kurallarının tümü. Bu kuralları toplayan kitap.
ARDİYE
Evlerde kullanılmayan, saklanması gereken eşyaların konulduğu bölüm. Böyle bir yerde saklanılan eşya için ödenen ücret. Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo.
BESİ
Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirme işi. Bir şeyi istenilen durumda tutmak veya oturtmak için kullanılan takoz vb. şeyler.
BOŞALTIM
Boşaltma işi. Sistemlerin çalışabilmesi için sürekli olarak gereken boşaltma işlemleri. Sindirimden sonra bağırsaklarda kalan posanın, idrar torbasındaki idrarın ve ter, tükürük, sümük vb. salgıların vücuttan dışarı atılması, ifrağ.
AZ
Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak. Azot elementinin simgesi.
AFYONKEŞ
Keyif için afyon yutan veya çeken, afyon tiryakisi olan kimse.
BOP
Poker oyununda, oyuna girmek için ortaya konması gereken en az miktar. İskambil oyunlarında ortadaki miktar kadar oyuna katıldığını belirten bir söz.
BANLİYÖ
Yörekent.