Kelimeler arşivi içinde; başında "ef" olan, toplam 156 adet kelime bulunmaktadır. ef ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu ef ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ef olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
EFSANELEŞTİRİLMEK
EFSANELEŞTİRİLME
EFSANELEŞTİRMEK
EFSANELEŞTİRME
EFENDİBABACIK, EFENDİKÖPRÜSÜ, EFKARIUMUMİYE
EFENDİCESİNE, EFLATUNCULUK, EFSANELEŞMEK
EFKARLANMAK, EFLATUNUMSU, EFSANEBİLİM, EFSANELEŞME, EFTİKLENMEK
EFDİKLEMEK, EFENÇUKURU, EFENDİBABA, EFFEYLEMEK, EFİLLENMEK, EFİRAĞIZLI, EFKARLANIŞ, EFKARLANMA, EFSUNCULUK, EFSUNLAMAK, EFTİKLEMEK
EFANNAMAK, EFELEKOTU, EFELENMEK, EFELEŞMEK, EFENDİCİK, EFENDİKÖY, EFENDİLİK, EFİLDEMEK, EFİNDEFİN, EFİNTEFİN, EFİRDEMEK, EFKELEMEK, EFRASİYAP, EFSANESİZ, EFSELEMEK, EFSUNLAMA
EFEAĞILI, EFELEKLİ, EFELEMEK, EFELENİŞ, EFELENME, EFELEŞME, EFEMERAL, EFENDİCE, EFENDİLİ, EFFECTOR, EFFEKTÖR, EFFERENS, EFFERENT, EFİLDEME, EFİLEMEK, EFİRİKLİ, EFLAKLAR, EFLATUNİ, EFSANELİ, EFSANEVİ, EFSERMEK, EFSUNKAR, EFTİLEME
EFEDRİN, EFEKOTU, EFEKTİF, EFEKTÖR, EFEMİNE, EFENDİM, EFETUFA, EFGENDE, EFİLEME, EFİSMEK, EFKARLI, EFLATUN, EFRİKLİ, EFSECEK, EFSEMEK, EFSİMEK, EFSİNTİ, EFSUNCU, EFSUNLU, EFÜZYON
EFEDİK, EFEKAN, EFEKÖY, EFELEK, EFELER, EFELİK, EFENDİ, EFENEK, EFERİM, EFESEK, EFEYİK, EFFECT, EFFERE, EFİCİK, EFİLTİ, EFİRGE, EFİRLİ, EFİRTİ, EFİYEN, EFİYET, EFKERE, EFLANİ, EFSANE, EFSENE, EFSMEK
EFDAL, EFDİK, EFECE, EFEDİ, EFEKT, EFELİ, EFENG, EFENK, EFGAF, EFGAN, EFGEN, EFĞAR, EFİRA, EFİYE, EFKAR, EFKER, EFLAK, EFLEK, EFNAN, EFRAT, EFRİZ, EFRUZ, EFSEL, EFSER, EFSİN, EFSUN, EFSUS, EFSÜN, EFŞÜN, EFTEF, Devamını Oku »»
EFAM, EFCİ, EFEK, EFEN, EFİK, EFİL, EFİN, EFİR, EFOR, EFSA, EFÜZ, EFZA
EFE, EFİ
EF
EF
Af. Hava. Uzama faktörleri.
EFENDİCESİNE
Efendice.
EFKARIUMUMİYE
Kamuoyu.
EFKARLANMAK
Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek.
EFENDİBABACIK
Efendibaba sözünün sevgiyle dolu söylenen biçimi.
EFSANEBİLİM
Efsanelerin tümünü içine alan ve onları dizgesel bir biçimde inceleyen bilim dalı.
EFENDİKÖPRÜSÜ
Kütahya şehrinde, Çavdarhisar belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
EFSANELEŞMEK
Efsane durumuna gelmek.
EFSANELEŞTİRMEK
Efsane durumuna getirmek.
EFSANELEŞTİRİLME
Efsaneleştirilmek işi.
EFLATUNCULUK
Eski Yunan Filozofu Eflatun'un ülkücülüğünü örnek alan güzellik anlayışı (XV-XVI. yüzyılda Avrupa'da belirmiştir).
EFSANELEŞTİRİLMEK
Efsane niteliği kazandırılmak.
EFLATUNUMSU
Rengi eflatunu andıran, eflatuna benzeyen, eflatunsu.
EFSANELEŞME
Efsaneleşmek işi.
EFSANELEŞTİRME
Efsaneleştirmek işi.
EFTİKLENMEK
Zaman geçirmek, oyalanmak, eğlenmek.
Bu bölümde tanımı içerisinde EF geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALBÜM
Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. Uzunçalar.
AKŞAMSEFASI
İki çeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki, gecesefası (Mirabilis jalapa).
AHİZE
Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça.
AĞIRLIK
Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.
AKTARMAK
Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek. Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek. Alıntılamak. Bir kitabı başından sonuna kadar okumak. Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak. Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak. Tür değişikliği yapmak. Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek. Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak. Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak. Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak. Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek. İletmek, bildirmek.
ALTMIŞAR
Altmış sıfatının üleştirme sayı sıfatı. Her birine altmış, her defasında altmışı bir arada olan.
AGEL
Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ.
ALTIŞAR
Altı sayısının üleştirme sayı sıfatı. Her defasında altısı bir arada olan, her birine altı.
ADRES
Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak. Hedef gösterilen yer. Bir kimsenin sık olarak gittiği yer. Kurum ya da kuruluşun bulunduğu yer.
ANAÇ
Şefkatli, anne gibi davranan. Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan. Kurnaz. Başına buyruk. İri, kart. Deneyimli, bilgili.
ALÇAKÇA
Oldukça alçak. (alça'kça) Alçak, aşağılık kimselere yaraşırcasına, sefihane.
AJANDA
Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter, andaç.
ALO
Telefon konuşmasına başlarken kullanılan bir seslenme sözü. (alooo) Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü.
ALTES
Prens ve prenseslere verilen şeref unvanı. Bu unvanı taşıyan kimse.
AĞABEY
Büyük erkek kardeş, ağa, aka, ede, efe. Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü.
AĞIZLIK
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer. Kuyu bileziği. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılmış olan kapak. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm. Huni. Bir şeyin başladığı yer. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer.
ANLAMA
Anlamak işi, anlamaklık, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf. Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme.
AMAÇ
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat. Gaye. Hedef. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon.
AKAÇLAMA
Akaçlamak işi, tefcir, drenaj.
ALİCENAP
Cömert. Onurlu, şerefli. Onurlu, şerefli bir biçimde.