Kelimeler arşivi içinde; başında "yürü" olan, toplam 63 adet kelime bulunmaktadır. yürü ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu yürü ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde yürü olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
YÜRÜKKARACAÖREN
YÜRÜTÜLEBİLMEK, YÜRÜYECEKLEYİN
YÜRÜKKEÇİDERE, YÜRÜTÜLEBİLME, YÜRÜĞENLENMEK, YÜRÜKYENİCESİ
YÜRÜTEBİLMEK, YÜRÜKAKÇAYIR, YÜRÜYEBİLMEK
YÜRÜKMEZARI, YÜRÜKBAYIRI, YÜRÜTÜCÜLÜK, YÜRÜKBÖREĞİ, YÜRÜKCAMİLİ, YÜRÜTTÜRMEK, YÜRÜTEBİLME, YÜRÜYEBİLME
YÜRÜKYAYLA, YÜRÜTÜLMEK, YÜRÜRÇALAR, YÜRÜKKIRKA, YÜRÜKÇEPNİ, YÜRÜTTÜRME, YÜRÜĞENLİK, YÜRÜCEKLER
YÜRÜKBEYİ, YÜRÜKATLI, YÜRÜKOĞLU, YÜRÜYECEK, YÜRÜTÜLÜŞ, YÜRÜMELER, YÜRÜTÜLME
YÜRÜTÜCÜ, YÜRÜRLÜK, YÜRÜTMEK, YÜRÜKLÜK, YÜRÜNMEK, YÜRÜLMEK, YÜRÜKMEK, YÜRÜKLER, YÜRÜKKEN, YÜRÜKÇAL, YÜRÜKALİ
YÜRÜTÜM, YÜRÜCEK, YÜRÜYÜŞ, YÜRÜTME, YÜRÜTEN, YÜRÜTEÇ, YÜRÜRKÜ, YÜRÜNME, YÜRÜMLÜ, YÜRÜMEK, YÜRÜLÜK, YÜRÜKER, YÜRÜĞEN, YÜRÜDÜM
YÜRÜME, YÜRÜYÜ
YÜRÜŞ, YÜRÜK
YÜRÜ
YÜRÜ
"devam et, git" anlamında kullanılan bir söz. Haydi.
YÜRÜTEBİLMEK
Yürütme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YÜRÜKKEÇİDERE
Balıkesir şehri, Gönen ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
YÜRÜKBÖREĞİ
Bir börek türü. (Yayla, İnönü Eskişehir).
YÜRÜTÜCÜLÜK
Yürütücü olma durumu.
YÜRÜYECEKLEYİN
Hareket etmesine, yürümesine elverişli.
YÜRÜKKARACAÖREN
Afyon ili, Bolvadin belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Eskişehir ilinde, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.
YÜRÜTÜLEBİLMEK
Yürütülme imkânı veya olasılığı bulunmak.
YÜRÜTÜLEBİLME
Yürütülebilmek işi.
YÜRÜKBAYIRI
Kırıkkale şehrinde, merkez ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
YÜRÜKMEZARI
Afyon ilinde, Sincanlı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer.
YÜRÜKYENİCESİ
Bursa şehrinde, Zeytinbağı nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
YÜRÜKCAMİLİ
Konya şehri, Çumra ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
YÜRÜYEBİLMEK
Yürüme imkânı veya olasılığı bulunmak. Yürümeyi becermek.
YÜRÜĞENLENMEK
Tıraş edilmek, cilâlanmak.
YÜRÜKAKÇAYIR
Eskişehir şehrinde, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.
Bu bölümde tanımı içerisinde YÜRÜ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ALİ
Yüce, yüksek. "Kurnazca ve haince düzen" anlamında Ali Cengiz oyunu, "çok zorba" anlamında Ali kıran baş kesen, "bir kimse birinden aldığını ötekine, ötekinden aldığını bir başkasına vererek işini yürütmek" anlamında Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirmek deyimlerinde geçen bir söz.
ARŞ
İslam inanışına göre göğün en yüksek katı. "Yürü" komutu.
ACENTE
Bir kuruluşun yaptığı işi onun adına kazanç karşılığında yürüten daha küçük kuruluş. Bu kuruluşun veya şubelerinin başında bulunan kimse. Bir kuruluşa bağlı olmaksızın sözleşmeye dayanarak belirli bir yer ve bölge içinde sürekli olarak ticarethane veya işletmeyi ilgilendiren işlerde aracılık eden, bunları o işletme adına yapan kimse. Banka şubesi. Vapur ortaklığı.
APIŞAK
Bacaklarını açarak yürüyen, ayrık bacaklı.
AKSAMAK
Hafifçe topallamak. Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak.
AYAKLANMAK
Çocuk yürümeye başlamak. Hasta iyileşip yürüyebilir duruma gelmek. Ayağa kalkıp gitmeye davranmak. Toplu bir biçimde zor ve şiddet kullanarak devlet güçlerine karşı gelmek, başkaldırmak, isyan etmek. Uyanmak, uyanıp kalkmak.
ARPALAMA
Atların ayaklarında görülen ve rahat yürümelerini önleyen bir hastalık. Çok arpa yemekten ileri gelen bir hayvan hastalığı.
ADIMSAYAR
Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.
ARMA
Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II). Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı.
BACAK
Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü. Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak. Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ. İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, oğlan, vale.
ADIM
Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.
APIŞTIRMAK
Hayvanı çok yorarak yürüyecek güç bırakmamak. Çifte demir atarak döndükçe geminin bir alan içinde kalmasını sağlamak.
BADİKLEMEK
Ördek gibi iki yana sallana sallana yürümek.
AYI
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos). Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü.
AYAK
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.
ANAYASA
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi. Temel, esas.
ADAKLAMAK
Küçük çocuk yürümeye başlamak.
ARTÇI
Geçmiş bir sanat veya edebiyat çığırını sürdüren sanatçı veya hareket. Yürüyüş durumunda bulunan bir askerî birliğin güvenliğini sağlamak için arkadan gelmek üzere bırakılan kıta, dümdar, öncü karşıtı. Arkadan gelen, sonra olan, öncü karşıtı.
AYAKÇAK
Merdiven, merdiven basamağı. Çocukların, cambazların ayaklarına takıp yürüdükleri çifte sırık. Dokuma tezgâhı ayaklığı, ayaklık.
AKSATMAK
Bir işi gereği gibi yürütmemek.