YERİ ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "yeri" olan, toplam 35 adet kelime bulunmaktadır. yeri ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu yeri ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde yeri olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

YERİNDESİZLİK

12 harfli kelimeler

YERİYHLEMEYH

11 harfli kelimeler

YERİHDURMAK, YERİYHLEMEK, YERİNDİRMEK

10 harfli kelimeler

YERİKLEMEK, YERİŞİLMEK, YERİNELEME, YERİNCEKLİ, YERİNDİRME, YERİNDELİK

9 harfli kelimeler

YERİKLEME

8 harfli kelimeler

YERİŞMEK, YERİŞGİN, YERİNMEK, YERİNGEN, YERİNEGİ, YERİNDEN, YERİNCEK, YERİKMEK, YERİMEYH, YERİLMEK

7 harfli kelimeler

YERİNDE, YERİTME, YERİKLİ, YERİLME, YERİNME, YERİMEK, YERİNEL, YERİNCE

6 harfli kelimeler

YERİNE, YERİCİ

5 harfli kelimeler

YERİŞ, YERİK

4 harfli kelimeler

YERİ

Bazı kelimelerin anlamları

YERİ

Yürü. Utanmaz: Yêriliğin cezasını çekti.

YERİNDİRMEK

Yerinme işini yaptırmak. Gücendirmek. İmrendirmek: Kimseyi birbirine yerindirmeden, hepsine verdim. Taslandırmak, üzmek, mahrum etmek.

YERİNDELİK

Yerinde olma durumu, isabet. Kamulaştırılan bir yer üzerinde, kamu çıkarının özel çıkara oranla yüksek olması.

YERİHDURMAK

Yetiştirmek.

YERİŞMEK

Yetişmek: Burda güzel karpuz yerişir. Boyu yetişmek, ulaşmak. Varmak. Erişmek, ulaşmak. Yetişmek. "Yerişin imtadıma Dördünci Ordu.". Yetişmek, olgunlaşmak. Yetişmek; olgunlaşmak. Üremek, büyümek. Varmak, ulaşmak. Erişmek, yetişmek. Erişmek.

YERİNMEK

Acınmak. Pişman olmak.

YERİKLEME

Gebelikte duyulan aşırı istek, tutku, aşerme.

YERİŞGİN

Ergin; olgunlaşmış; olgun.

YERİYHLEMEK

Aşermek ; bk. ayrıca aş / aş yerimek.

YERİNELEME

Bir kelimenin kendi söz bölümü dışında olarak, örnekleyin bir adın sıfat yerine alınarak kullanılması: Fesat karı gibi.

YERİYHLEMEYH

Aşermek (gebe kadın.).

YERİKLEMEK

Aşermek (gebe kadın.).

YERİNDESİZLİK

(Söz sanatı terimi) Kullanılan kelimelerin, deyimlerin yerinde olmaması hali.

YERİNDİRME

Yerindirmek işi.

YERİNCEKLİ

Kederli.

YERİŞİLMEK

Erişilmek.

  -   -   -  

Anlamında YERİ bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde YERİ geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ADAM

İnsan. Birinin yararlandığı, kullandığı kimse. Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse. Bir alanı benimseyen kimse. Eş, koca. Görevli kimse. İyi huylu, güvenilir kimse. Erkek kişi. Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse.

AĞAÇLANDIRMAK

Bir yeri ağaçlı duruma getirmek.

AÇMAZ

Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılamaması durumu. Tuluatta karşısındakine bir nükte veya tekerleme söyleme kolaylığını veren söz. İçinden zor çıkılır durum.

ADAMCIK

Kendisine acınılan kimse. Yerilen, küçümsenen kimse.

ACINMAK

Acıma işine konu olmak. Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek.

AÇILIŞ

Açılma işi. Yeni bir yapının, yerin veya kuruluşun çalışmaya başlaması, küşat.

AÇMAK

Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.

AĞRIMAK

Vücudun bir yeri ağrılı durumda olmak.

AÇINSAMAK

Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak, istikşaf etmek.

ABONMAN

Bir satıcı veya kamu kuruluşu ile alıcılar arasında yapılmış olan anlaşma, sürdürüm. Abone olma durumunu gösteren belge. Kent içinde ulaşımı sağlayan otobüslerde para yerine geçen bilet veya kart.

ADEMİMERKEZİYETÇİ

Yerinden yönetimci.

ADIMSAYAR

Yürüme sırasında gerçek sonuçlara varabilmek için geçilen yerin uzunluğunu anlayabilmek amacıyla ayağa veya bele takılan alet, pedometre.

AĞIZ

Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.

ADEMİMERKEZİYET

Yerinden yönetim.

AĞRI

Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı. Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.

ADALET

Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme.

AÇIK

Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı. Örtüsüz, çıplak. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu. Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhal. Çalışır durumda olan. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.). Boş. Belirgin bir biçimde. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı. Belli bir yerin biraz uzağı. Engelsiz, serbest. Aralığı çok. Kolay anlaşılır, vazıh. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen.

AKAK

Yatak. Eğimi, inişi fazla olan yer. Suyun ivinti yeri. Irmak, dere, çay, küçük akarsu.

AÇIKTAN

Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.

İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.