Sonu ULAMA ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ulama" olan, toplam 36 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ulama ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında ulama olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ulama olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

10 harfli kelimeler

TUNÇSULAMA

9 harfli kelimeler

YUMRULAMA, VURGULAMA, YAVRULAMA, YUVGULAMA, SORGULAMA, DOLGULAMA, MUŞTULAMA, DURGULAMA, KUTLULAMA, KURGULAMA, DOĞRULAMA, BURGULAMA, BULGULAMA, YOLCULAMA

8 harfli kelimeler

KUYULAMA, DORULAMA, SORULAMA, UĞRULAMA, UYGULAMA, TAPULAMA, PUSULAMA, KUZULAMA, KUTULAMA, KURULAMA, EBRULAMA, DURULAMA, BUĞULAMA, ARZULAMA

7 harfli kelimeler

ULULAMA, AGULAMA, İÇULAMA

6 harfli kelimeler

SULAMA, PULAMA, BULAMA

5 harfli kelimeler

ULAMA

Bazı kelimelerin anlamları

ULAMA

Ulamak işi. Ulanan parça, ek, katkı, ilave. Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, tertip etmek, art arda gibi. Ulanmış.

DOLGULAMA

Dolgulu işlemlerde, fırının içine yerleştirilen parçanın çevresini, dolgu gereçleriyle doldurma işlemi.

BURGULAMA

Burgulamak işi.

KURGULAMA

Kurgulamak işi, montajlama.

DOĞRULAMA

Doğrulamak işi, teyit, tasdik, konfirmasyon. Bir varsayımın doğruluğunu denetlemek için deney ve mantıksal tanıtlama yoluyla yapılmış olan işlemlerin bütünü.

SORGULAMA

Sorgulamak işi, isticvap.

YAVRULAMA

Yavrulamak işi.

KUTLULAMA

Kutlulamak işi.

VURGULAMA

Vurgulamak işi.

BULGULAMA

Bulgulamak işi. Yeni olayları ve bilgileri bulma yöntemi ve öğretisi.

YUMRULAMA

İnce toz durumundaki demir filizlerini, döner ocaklarda ısıtarak yumru parçalar biçimine getirme işlemi.

TUNÇSULAMA

Çeşitli alaşımlara, kimyasal ve ısıl yöntemlerle tunç rengi kazandırma işlemi.

YOLCULAMA

Yolculamak işi.

DURGULAMA

Gidiş gelişi aksatmayacak biçimde, bir aracın yol dışına bırakılması.

MUŞTULAMA

Muştulamak işi.

YUVGULAMA

Yuvgulamak işi.

  -   -   -  

Anlamında ULAMA bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ULAMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ARAZÖZ

Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan araç.

BENZİNLEMEK

Benzin dökerek yakmak. Bir nesneyi benzine bulamak.

AÇILIM

Açılma işi. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapma. Yeni bir bakış açısı getirme. Sağ açıklık. Bir kısaltma veya formülün açık biçimi.

APLİKASYON

Uygulama. Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya bir dantel dikilerek yapılmış olan süs. Eldeki haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme.

AÇILMAK

Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.

Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. Karnı doymamış olarak. Yiyecek bulamayan. Çok istekli, hevesli. Gözü doymaz, haris.

BİREYSELLEŞTİRME

Bireysel duruma getirme. İnsanların doğal, toplumsal ve tarihsel gelişmesinden kendine özgü olan şeylerin, özelliklerin, bireysel olanın çekilip çıkarılması. Ancak ortaklaşa ve genel olarak var olan şeyi bireylere uygulama ve yayma.

AYARLAMAK

Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak. Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek. Kandırmak. Düzenlemek. İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek.

AGULAMA

Agulamak işi.

BELEMEK

Çocuğu kundaklamak. Beşiğe yatırıp bağlamak. Bulamak, bulaştırmak.

ATATÜRKÇÜLÜK

Atatürk'ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, Türk Devleti'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü, Kemalistlik, Kemalizm. Bu ilkeye bağlılık.

ARZULAMA

Arzulamak durumu.

ALET

Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç. Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.

ALIŞTIRMA

Alıştırmak işi. Vücudun gücünü ve dayanıklılığını artırmak için yapılmış olan uygulama, hazırlık çalışması, idman, egzersiz, antrenman. Bir beceriyi, bilgiyi kazanmak için yapılmış olan tekrar, temrin, talim, egzersiz. Bir araç motorundan tam verim elde edilebilmesi için ilk dönemlerinde yüksek devirde düşük hızda çalıştırılması, rodaj.

BARAJ

Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılmış olan bent. Herhangi bir alanda başarıyı tespit etmek için gerekli olan şart. Futbol veya hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip oluşturdukları set.

BAĞLAMA

Bağlamak işi. Yapılarda duvarları birbirine bağlayan kiriş, putrel vb. Üç çift telli olan ve mızrapla çalınan bir saz. Ulama.

AMELİYE

Uygulama.

AŞERMEK

Hamilelikte bazı yiyeceklere karşı aşırı düşkünlük göstermek, çok arzulamak veya nefret etmek, tiksinmek.

ANT

Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem. Kendi kendine söz verme, ahit.

ATOM

Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. Yaprakları üst üste sarılı topak marul. Eski Yunan filozoflarına göre gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri.