Kelimeler arşivi içinde; sonunda "sulama" olan, toplam 3 adet kelime bulunmaktadır. Sonu sulama ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, başında sulama olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde sulama olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.
SULAMA
Sulamak işi. Arklar veya savaklar yardımı ile su akıtarak herhangi bir toprak bölgesini kuraklıktan kurtarma.
TUNÇSULAMA
Çeşitli alaşımlara, kimyasal ve ısıl yöntemlerle tunç rengi kazandırma işlemi.
PUSULAMA
Pusulamak işi.
Bu bölümde tanımı içerisinde SULAMA geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ARAZÖZ
Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan araç.
KANAL
Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu. Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat. Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti. İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz. İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol.
ÇALPARACI
Belediye sulama işine memur edilen adam, su bekçisi.
ÇAVDIRMA
Tarlayı baştan savma sulama. İsabetsiz anlamında kullanılır: Kurşun çavdırma gitti. Akar suyun kollara ayrıldığı yer, savak. Eğere bağlı kolanın çok sıkılmasından, hayvanın karnında meydana gelen şişlik.
SÜZGEÇ
Sıvıları süzmeye yarayan araç, süzek. Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet veya aletlerden oluşan düzenek, süzek, filtre. Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça.
SUVARIM
Bir suvarmada veya sulamada verilen su miktarı.
SAKA
Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse. Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık. Saka kuşu. Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse.
CILBAN
Yabani bezelye. Burçak. Sulama işinde kullanılan suyun devamlı ve düzenli akmasını sağlayan su yollarını idare eden memur.
CİRİLDEMEK
Bahçe sulamak.
BADARNA
Toprak sulamaya mahsus cetvel, büyük evlek.
SULANMAK
Sulama işi yapılmak. Suyu çoğalıp yoğunluğu azalma. Sulu duruma gelmek. Göz yaşarmak. Birine karşı duyulan cinsel isteği kendisine sezdirmek, yeşillenmek. Ciddiyetini, ağırlığını kaybetmek. İmrendiğini açığa vurmak.
YAĞMURLAMAK
Hava yağmura çevirmek, yağmur yağacak gibi olmak. Yağmur biçiminde sulamak.
ANBAL
Bağ evleği. Sulamayı kolaylaştırmak üzere, toprağın durumuna göre yapdan parça parça düz yer.
BARAJ
Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılmış olan bent. Herhangi bir alanda başarıyı tespit etmek için gerekli olan şart. Futbol veya hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip oluşturdukları set.
SÜZGÜ
Delikli çanak. Balıkçı kepçesi. Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap.
GÖLET
Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet. İçinde ham deri ıslatılan taş havuz.
ANDAL
Bahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak için, toprağın eğimine göre ayrılmış parçalar, maşala, evlek. Evlek sınırı. Bahçe ve bostanlarda evlekler arasındaki su yolu, ark. Sulanan tarla veya bostanda evleklerin suyla dolması, göllenmesi hali: Bahçe andallanıncaya kadar suyu kesme. Pirinç ekmeye elverişli akıntısız, sulak yer, bataklık. Fındığın dövülme zamanı yapılan 40-50 cm. yüksekliğinde ve 80-100 cm. enindeki kabuklu fındık yığını. Tırpan veya makine ile biçilen ekin sapı yığını: Tarlada üç andal ziyan olmuş. Orman içindeki ince uzun mera. Sersem, budala: Ahmet bu sıralarda andallaştı. Filan, falan: Sofraya ekmek, kaşık, andal geldi mi?. Seyrek, aralıklı yapılan iş veya dikiş: Ahmet tarlasını andal sürmüş. Bağ, bahçe sulamak için yapılan hendek, ark. Üzüm bağlarında evlek sırası. Derin su kanalı (Çayağzı). Tütün fidelerinin yetiştirildiği evlek. (Çakallı, Konak, Samsun).
SULATMAK
Sulama işini yaptırmak.
ANDAN
Bahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak için, toprağın eğimine göre ayrılmış parçalar, maşala, evlek. Mademki, sonra, bakalım. Ondan. Tuzsuz pirinç lâpası. Ona. Sonra, ondan sonra. Ondan Ötürü. Oradan. Onunla.
BÖĞÜRLEMEK
Arada kalan tarlayı sulamak.