KALIN ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "kalın" olan, toplam 26 adet kelime bulunmaktadır. kalın ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu kalın ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde kalın olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

15 harfli kelimeler

KALINLAŞTIRTMAK

14 harfli kelimeler

KALINLAŞTIRTMA, KALINLAŞTIRMAK

13 harfli kelimeler

KALINLIKÖLÇER, KALINLAŞTIRMA

11 harfli kelimeler

KALINLATMAK, KALINHARMAN, KALINLAŞMAK

10 harfli kelimeler

KALINTILAR, KALINPELİT, KALINLATMA, KALINLAŞMA, KALINIRMAK, KALINBAYAT

9 harfli kelimeler

KALINIRAK, KALINAĞIL, KALINAĞAÇ

8 harfli kelimeler

KALINKOZ, KALINÇAM, KALINLIK, KALINMAK

7 harfli kelimeler

KALINCA, KALINMA, KALINTI

6 harfli kelimeler

KALING

5 harfli kelimeler

KALIN

Bazı kelimelerin anlamları

KALIN

Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı. Yoğun, akıcılığı az olan. Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık. Enli ve gür (kaş). Pes (ses). Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. Etli, dolgun.

KALINLAŞTIRTMA

Kalınlaştırtmak işi.

KALINLIKÖLÇER

İçerdiği iyonlaştırıcı ışınım kaynağı yardımıyla, bir malzemenin kalınlığını yıkımlamadan ölçmeye yarayan aygıt.

KALINIRAK

Kalınca, irice.

KALINLAŞTIRMAK

Kalın duruma getirmek.

KALINLAŞTIRMA

Kalınlaştırmak işi.

KALINBAYAT

Şanlıurfa ili, Kabahaydar bucağına bağlı bir yer.

KALINLATMAK

Kalınlaştırmak.

KALINLATMA

Kalınlatmak işi.

KALINLAŞMA

Kalınlaşmak işi.

KALINLAŞTIRTMAK

Kalınlaştırma işini yaptırmak.

KALINTILAR

Öneli gelmiş ve bitmiş olduğu halde ödenmemiş olan borç artıkları.

KALINLAŞMAK

Kalın duruma gelmek.

KALINHARMAN

Manisa şehri, Kula ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

KALINIRMAK

Kalınlaşmak, irileşmek.

KALINPELİT

Çorum kenti, Bayat ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

  -   -   -  

Anlamında KALIN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde KALIN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AÇMA

Açmak işi. Bir tür susamsız, kalınca, yağlı çörek. Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi.

BAKİYE

Artık, artan, kalan, geri kalan şey. Kalıntı. Alacak ve borçlar arasındaki fark.

BAĞIRSAK

Sindirim organının mideden anüse kadar olan, ince bağırsak ve kalın bağırsaktan oluşan bölümü.

ANLAYIŞSIZ

Anlayışı kıt olan, kafasız, kavrayışsız, vurdumduymaz, kalın kafalı, izansız, ferasetsiz, gabi. Hoşgörüsüz.

AYRAÇ

Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay veya köşeli biçimde işaret, parantez. Kalınan sayfayı belirlemek amacıyla kitapların arasına konulan ince, uzun karton parçası, bellik.

AKROMEGALİ

Genel gelişme bittikten sonra el, çene, burun vb. vücudun sivri kısımlarındaki kemiklerin kalınlaşması, büyümesi veya uzaması.

BAKKALLIK

Bakkalın işi.

ARKIT

Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak.

ABA

Abla. Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük. Bu kumaştan yapılan. Kepenek. Yünün dövülmesiyle yapılmış olan kalın ve kaba kumaş. Bu kumaştan yapılmış olan ve dervişlerce giyilen hırka. Anne.

ANLAYIŞSIZLIK

Anlayış kıtlığı, kafasızlık, kalın kafalılık, vurdumduymazlık, izansızlık, gabilik. Hoşgörüsüzlük.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

AGEL

Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ.

ATMOSFER

Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı. Hava yuvarı. Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C'de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram). İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.

ALTINBAŞ

Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun.

ARALIK

Ara. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Yarı açık, tam kapanmamış. Uygun, elverişli durum, fırsat. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Tuvalet. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık.

ABADİ

Açık saman renginde, ipekten yapılan, yarı mat, kalınca bir yazı kâğıdı türü.

ARKALIK

Sırt dayamaya yarayan yer. Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir kısa hırka türü. Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, hamal semeri, arkalıç.

BAKAYA

Askerlik çağına girenlerden son yoklamalarını yaptırarak askerlik kararı aldırdıkları hâlde çağrıldıklarında gelmeyen veya gelip de kıtalarına gitmeden toplandıkları yerlerden ayrılanlar. Ait olduğu yıl içinde toplanamayıp ertesi yıla kalan vergiler. Kalıntılar.

ALGARİNA

Ağır bir şeyi denizden çıkarma veya denize indirme işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. Bazı gemilerin baş veya kıç tarafından eğik olarak uzatılmış bulunan makaralı, kısa ve kalın dikme.

AKKELEBEK

Hemen bütün meyve ağaçları için tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları kalın, kara damarlı bir kelebek (Aporia crataegi).