Kelimeler arşivi içinde; başında "geniş" olan, toplam 20 adet kelime bulunmaktadır. geniş ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu geniş ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde geniş olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
GENİŞLEYEBİLMEK, GENİŞLETEBİLMEK
GENİŞLEYEBİLME, GENİŞLETTİRMEK, GENİŞLETEBİLME
GENİŞLETİLMEK, GENİŞLETTİRME
GENİŞLETİLME
GENİŞLETMEK
GENİŞLEMEK, GENİŞLETİN, GENİŞLETME
GENİŞLEME
GENİŞLİK, GENİŞLEV, GENİŞLET, GENİŞLER
GENİŞKE, GENİŞÇE
GENİŞ
GENİŞ
Eni çok olan, enli, vâsi. Çok. Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat. Bol (elbise). Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro. Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı.
GENİŞLETEBİLME
Genişletebilmek işi.
GENİŞLETTİRMEK
Genişletme işini yaptırmak.
GENİŞLETEBİLMEK
Genişletme imkânı veya olasılığı bulunmak.
GENİŞLETTİRME
Genişlettirmek işi.
GENİŞLEME
Genişlemek işi.
GENİŞLETİN
Genişçe.
GENİŞLETİLME
Genişletilmek işi.
GENİŞLETME
Genişletmek işi. Bir konuyu, ayrıntılarını katarak geliştirme. tevsi'. Bir konuyu, ayrıntılarını da katarak, geliştirme.
GENİŞLEYEBİLME
Genişleyebilmek işi.
GENİŞLİK
Geniş olma durumu. En, boy karşıtı.
GENİŞLETİLMEK
Genişletme işi yapılmak.
GENİŞLEMEK
Geniş duruma gelmek, büyümek. Yaygın duruma gelmek. Bollaşmak. Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak.
GENİŞLEV
Genişleme sonucu elde edilen işlev. Anlamdaş. genişleme.
GENİŞLETMEK
Geniş duruma getirmek.
GENİŞLEYEBİLMEK
Genişleme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde GENİŞ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ARAYICI
Bir şeyi aramayı iş edinen kimse. İstenilen yıldızı teleskobun görüntüsü içine getirebilmek için büyük teleskoplara paralel olarak bağlı, görüş alanı geniş olan küçük teleskop.
AKÇÖPLEME
Zambakgillerden, yapraklarının uzun, geniş olması, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla bahçe çiçekleri arasına giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album).
ALAGEYİK
Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, yazın postunda ak benekler oluşan, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen bir cins geyik, sığın (Dama dama).
BAŞTANKARAGİLLER
Omurgalı hayvanların ötücü kuşlar takımından yüz kadar kuş türünü içine alan geniş bir familya.
AÇAN
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı.
AKBABAGİLLER
Gündüz yırtıcıları alt takımının, kanatları geniş ve büyük olan, iyi uçan büyük kuşları içine alan bir familyası.
AÇIKLIK
Açık olma durumu, aleniyet. Uzaklık, mesafe. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Boş ve geniş yer, meydanlık. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik.
ALAN
Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılmış olan geniş yer. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. Yüz ölçümü. Bir çalışma çevresi. Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası.
ARZ
Sunma. Piyasaya mal sürülmesi, sunu. Yer, yeryüzü. En, genişlik. Yüksek bir makama anlatma, bildirme.
AÇMAK
Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Engeli kaldırmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak. Birbirinden uzaklaştırmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Ayırmak, tahsis etmek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Yapmak, düzenlemek. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Alışverişi başlatmak. Görünür duruma getirmek. Geçit sağlamak. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Rengin koyuluğunu azaltmak. Beğenmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Alanını genişletmek.
AMFORA
İki kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karnı geniş testi.
BASUR
Kalın bağırsağın alt bölümünde ve anüste toplardamarların genişlemesiyle oluşan varis, hemoroit.
AĞA
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.
ANEVRİZMA
Bir atardamarın bir bölgesinde oluşan gevşemeye bağlı ur biçimindeki genişleme.
ABLATYA
Uzunluğu 150, genişliği 4-10 kulaç olan, geniş gözlü bir balık ağı türü.
BADYA
Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı.
ADAMOTU
Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü (Mandragora autumnalis).
ARŞINLAMAK
Arşınla ölçmek. Amaçsız, geniş adımlarla dolaşmak.
AÇILMAK
Açma işine konu olmak. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak. Kıyıdan uzaklaşmak. Yeni bir bakış açısı getirmek. Renk koyuluğunu yitirmek. Kapı, yol vb. geçit vermek. Gereken güce ulaşmak. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. Herhangi bir konuyla veya sorunla ilgili olarak düşünce ve uygulamalarda yeni koşulların gerektirdiği değişiklikleri veya yenilikleri yapmak. Ayrıntıya girmek. Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek. Genişlemek, bollaşmak. İşini gereğinden veya yapabileceğinden geniş tutmak. Delinmek, yırtılmak. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek.
ALVEOL
Torba biçiminde küçük boşluk veya genişlemiş kısım. Akciğerde bronşçukların bittiği bölümde oksijen karbondioksit taşınmasını sağlayan minik kese biçimindeki boşlukların son ucu.