Sonu BİRLİK ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "birlik" olan, toplam 13 adet kelime bulunmaktadır. Sonu birlik ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında birlik olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde birlik olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

12 harfli kelimeler

DÖRTTEBİRLİK, SEFERİBİRLİK

11 harfli kelimeler

YÜZDEBİRLİK

10 harfli kelimeler

MUHABİRLİK, BEŞİBİRLİK, GÜNÜBİRLİK, ONDABİRLİK

9 harfli kelimeler

MUHBİRLİK, HİMBİRLİK, ÜSTBİRLİK

8 harfli kelimeler

ELBİRLİK, ÖZBİRLİK

6 harfli kelimeler

BİRLİK

Bazı kelimelerin anlamları

BİRLİK

Tek, bir olma durumu, vahdaniyet. Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen. Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması. Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet. Bir arada olma durumu, vahdet. Bölünmezliği içeren yalın bütün. En büyük değerdeki nota, dört dörtlük. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek.

DÖRTTEBİRLİK

Bir dağılımın toplam sıklığını dört eşit parçaya bölen değişken değerlerinden her biri. Birincisi alt dörttebirlik, ikincisi ortanca, üçüncüsü üst dörttebirlik olarak bilinir. Bir eksenler dizgesinde yatay ve düşey eksenlerin kesişmesiyle oluşan.dört bölümlü alandan her biri.

ONDABİRLİK

Toplam sıklığı on eşit parçaya bölen dokuz değerden her biri.

ÜSTBİRLİK

Birden fazla ülkenin genellikle dış işleri ve savunma alanlarında federasyona göre biraz daha ılımlı bir bağımlılık içinde ortak politika ve yönetim izleyip diğer alanlarda ise bölgesel yönetimlerinde serbest bulundukları devletler topluluğu. Çeşitli ortaklıkların, daha çok sendikaların kümeleşmesi.

MUHABİRLİK

Muhabir olma durumu. Muhabirin görevi.

GÜNÜBİRLİK

Gece kalmadan aynı gün dönmek üzere, günübirliğine. Bütün bir gün boyunca, gece kalmadan yapılan. Gelişigüzel.

YÜZDEBİRLİK

Toplam sıklığı yüz eşit parçaya bölen değerlerden her biri.

ELBİRLİK

Hep birlikte. Bir işi yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma.

MUHBİRLİK

Muhbir olma durumu. Muhbirin yaptığı iş.

SEFERİBİRLİK

Birinci Dünya Savaşı.

ÖZBİRLİK

Trabzon şehri, Çağlayan bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

BEŞİBİRLİK

Kadınların süs için takındıkları, beş tam altının bir arada bulunduğu süs eşyası, beşibiryerde, beşibirarada.

HİMBİRLİK

Gizli sözleşme: Ali ile Hasan bu meselede himbirlikli görülüyorlar.

  -   -   -  

Anlamında BİRLİK bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde BİRLİK geçen kelimeler listesi verilmiştir.

BAĞRIŞMA

Bağrışmak işi, birlikte bağırma.

ANHİDRİT

Genellikle kaya tuzu ve alçı taşıyla birlikte bulunan doğal, susuz kalsiyum sülfat.

BEKLEŞMEK

Birlikte veya karşılıklı beklemek.

AĞLAŞMAK

Birlikte ağlamak. Sızlanmak.

BAOBAP

Ebegümecigillerden, sıcak ülkelerde yetişen, çok yüksek olmamakla birlikte, gövdesinin çevresi 20 metreyi aşabilen bir ağaç, baobap ağacı (Adansonia digitata).

ALAY

Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk. Bayram, cenaze vb. törenlerde sıralı olarak giden insan topluluğu, kortej. Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma. Hayvan topluluğu. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.

ARİSTOTELESÇİLİK

Yunan filozoflarından derslerini öğrencileriyle birlikte gezinerek veren Aristoteles'in felsefesi, gezimcilik, Aristoculuk, peripatetizm. Bu felsefeyi benimsemiş olma durumu.

AİLE

Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. Eş, karı. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu, familya. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü.

ALMAK

Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.

AFYON

Olgunlaşmamış haşhaş kapsüllerine yapılmış olan çiziklerden sızan, güçlü bir zehir olmakla birlikte içinde morfin, kodein vb. uyuşturucular bulunan madde.

AŞÇIBAŞI

Birlikte çalışan birkaç aşçının başı. Bir lokanta veya evde yemek pişirmekle görevli kimse.

BELİRTKEN

Bir özlü sözle birlikte kullanılan işaret.

BAĞRIŞMAK

Birlikte veya karşılıklı bağırmak.

ARABAŞI

Hindi veya tavuk etiyle hazırlanan, pişmiş ve dondurulmuş hamur ile birlikte yenen çorba.

AYRIKLIK

Ayrıklı olma durumu, ayrı tutma, ayrı tutulma. Kaplamları birbirinden ayrı olmakla birlikte aynı yakın cinsin kaplamına giren kavramlar arasındaki bağlantı. Elips, daire, parabol, hiperbol vb. bir konik üzerinde hareket eden cismi, odağa veya merkeze birleştiren doğrunun büyük eksen ile yaptığı açı. Önermelerin birbirine bağlanması işleminde ya . ya . ve ya da ile gösterilen ilişki. Kural dışılık. Genel kuraldan ayrılma, derogasyon.

BAŞBUĞ

Eski Türklerde baş, başkan, komutan. Osmanlı Devleti'nde savaş zamanı başka birliklerden ayrılıp bir araya getirilerek oluşturulan birliğin veya milis güçlerinin komutanı.

BENZEŞİM

Bazı ortak yönleri olan iki şey arasındaki benzeşme, analoji. İki şeklin kenarlarının uzunlukları arasındaki oran değişmemekle birlikte, karşılıklı açılarının eşit bulunması durumu, benzer.

ARPACIK

Göz kapağının kenarında çıkan küçük çıban, it dirseği. Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı.

AĞA

Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.

ARKADAŞ

Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, bacanak, eş, yâren, yoldaş. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik.