Kelimeler arşivi içinde; başında "ayıp" olan, toplam 16 adet kelime bulunmaktadır. ayıp ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu ayıp ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ayıp olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
AYIPLAYABİLMEK
AYIPLAYABİLME
AYIPENÇESİ, AYIPLANMAK, AYIPSANMAK, AYIPSINMAK, AYIPSIZLIK, AYIPSİNMEK
AYIPLAMAK, AYIPLANMA, AYIPSAMAK
AYIPLAMA
AYIPLIK, AYIPSIZ
AYIPLI
AYIP
AYIP
Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış. Kusur, eksiklik. Utanç veren.
AYIPLIK
Haya, utanma.
AYIPSİNMEK
Utanmak, ayıp saymak.
AYIPLAMAK
Kınamak.
AYIPENÇESİ
Ayıpençesigiller (Acanthaceae) familyasından, çiçekleri kurutularak çaylara koku vermesi için katılan, çok yıllık, dikenli ve otsu bir bitki.
AYIPLAMA
Kınama.
AYIPLI
Ayıbı, kusuru olan.
AYIPLAYABİLMEK
Ayıplama imkânı veya olasılığı bulunmak.
AYIPLANMAK
Ayıplama işine konu olmak.
AYIPLANMA
Ayıplanmak işi.
AYIPLAYABİLME
Ayıplayabilmek işi.
AYIPSANMAK
Ayıplamak.
AYIPSIZLIK
Ayıpsız olma durumu.
AYIPSINMAK
Ayıplamak. Utanmak, ayıp saymak. Ayıp saymak, utanmak.
AYIPSIZ
Ayıbı, kusuru olmayan.
AYIPSAMAK
Ayıplamak.
Bu bölümde tanımı içerisinde AYIP geçen kelimeler listesi verilmiştir.
CANLI
Canı olan, diri, yaşayan. Hareketli, hayat dolu, dinamik. Güçlü, etkili. Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Canlı yayın. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde.
BİRİKTİRMEK
Toplayıp yığmak. Bir şeyi ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek. Öğrenme, yarar sağlama vb. sebeplerle bazı nesneleri bir araya getirmek, koleksiyon yapmak.
AYKIRI
Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir, muhalif. Toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan (kimse), marjinal. Çapraz, ters. Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen. Bütün noktaları aynı düzlemde bulunmayan.
AHMAKLAŞMAK
Aptallaşmak. Bir an için şaşalayıp bocalamak.
ÇATLAK
Çatlamış olan. Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz. Değişimin başlangıcı. Deli. Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür. Ara, aralık. Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklık.
APİKO
Geminin, zinciri toplayıp demirini kaldırmaya hazır olması. Derli toplu, süslü, şık. Hazır, tetik.
AÇILMA
Açılmak işi. Bir grupta, sıraların jimnastik alıştırmaları için dağınık düzene girmesi. Bir film çekiminde karanlıkta başlayıp gittikçe aydınlanarak görüntülerin belirmesine dayanan noktalama. Çatlama.
BURJUVA
Şehirde yaşayıp özel imtiyazlardan yararlanan. Orta sınıftan olan, kent soylu.
BOHÇALAMAK
Bir şeyi bohça içine koyup sarmak. Ayakları havada bağdaş kurar gibi toplayarak denize veya havuza atlamak. Güreşte rakibin kol ve ayaklarını üst üste getirerek kımıldayamaz durumda alttan kavrayıp kucaklamak.
BEZEKÇİ
Duvar ve tavanları boyayıp birtakım resim veya şekillerle süsleyen kimse, nakkaş. Gelinleri süsleyen kadın.
BALİSTİK
Ateşli silahlarda barut gazının basıncı ile fırlayıp hedefe varıncaya kadar merminin havadaki hareketini inceleyen bilim. Mermi çekirdeği üzerindeki fiziksel değişimleri inceleyerek merminin çıktığı silahın tanımlanmasını sağlayan işlem.
ÇARÇUR
"Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek" anlamındaki çarçur etmek ve "gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak" anlamlarındaki çarçur olmak sözlerinde geçer.
ARILAMAK
Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek.
CAMSI
Cam gibi saydam olan, cama benzeyen. Yerin içinden yüze çıkan erimiş sıcak maddelerin, soğuma sırasında billurlaşmayıp biçimsiz olarak katılaşmış durumu.
BAKAYA
Askerlik çağına girenlerden son yoklamalarını yaptırarak askerlik kararı aldırdıkları hâlde çağrıldıklarında gelmeyen veya gelip de kıtalarına gitmeden toplandıkları yerlerden ayrılanlar. Ait olduğu yıl içinde toplanamayıp ertesi yıla kalan vergiler. Kalıntılar.
AYLIKÇI
Aylıkla çalışan kimse. Başka geliri olmayıp yalnız aldığı aylıkla geçinen kimse.
ABDEST
Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma.
BARMEN
Barda içki hazırlayıp sunan kimse.
BAKAKALMAK
Şaşkınlığa uğrayıp ne yapacağını bilmez durumda kalmak.
ASINTI
Bir işi hemen yapmayıp bekleterek geri bırakma, tehir, tavik. Sırnaşan, tebelleş olan kimse. Birini tedirgin edecek kadar üzerine düşme.