Kelimeler arşivi içinde; başında "üz" olan, toplam 126 adet kelime bulunmaktadır. üz ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu üz ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde üz olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ÜZGÜLENMECİLİK
ÜZDÜRÜVERMEK, ÜZENGİLENMEK
ÜZENGİLEMEK, ÜZENGİLENME, ÜZÜLEBİLMEK, ÜZÜLÜVERMEK, ÜZÜMÇİNGİLİ
ÜZBERLEMEK, ÜZENGİLEME, ÜZENGİTAŞI, ÜZERİYÜKLÜ, ÜZGÖRMELİK, ÜZÜLEBİLME, ÜZÜLÜVERME, ÜZÜMGÜNEŞİ, ÜZÜMLÜAYAK
ÜZDÜRMEYH, ÜZENGİLİK, ÜZENGİSİZ, ÜZÜKLEMEK, ÜZÜMCÜLÜK, ÜZÜMLÜBEL, ÜZÜMVEREN, ÜZÜNTÜSÜZ
ÜZDERMEK, ÜZDÜRMEK, ÜZEGELEN, ÜZENGİLİ, ÜZERİNDE, ÜZERLİYH, ÜZERRİYH, ÜZGÜNLÜK, ÜZNÜKMEK, ÜZNÜLMEK, ÜZRESİNE, ÜZÜGUYLU, ÜZÜLLERİ, ÜZÜLMEYH, ÜZÜMBAĞI, ÜZÜMDALI, ÜZÜMDERE, ÜZÜMKARA, ÜZÜMLEME, ÜZÜMÖREN, ÜZÜNLEME, ÜZÜNTÜLÜ
ÜZBEKES, ÜZBELEK, ÜZDÜRGE, ÜZELLİK, ÜZENKES, ÜZENMEK, ÜZERİNE, ÜZERLİK, ÜZERRİK, ÜZGÜSÜZ, ÜZİKULİ, ÜZİLMEK, ÜZLEMEK, ÜZNEMEK, ÜZNÜMEK, ÜZÜKLÜK, ÜZÜLMEK, ÜZÜMAŞI, ÜZÜMAYI, ÜZÜMLER, ÜZÜMLÜK, ÜZÜMOTU, ÜZÜMÖZÜ, ÜZÜMSÜZ, ÜZÜNÇLÜ, ÜZÜNMEK, ÜZÜŞMEK, ÜZÜTMEN, ÜZVEKES
ÜZBEÜZ, ÜZDÜYH, ÜZEKES, ÜZEMEK, ÜZENGİ, ÜZENTİ, ÜZERİK, ÜZERLİ, ÜZEYİR, ÜZGÜLÜ, ÜZKÜRE, ÜZÜLME, ÜZÜMCÜ, ÜZÜMLÜ, ÜZÜMSÜ, ÜZÜNTÜ, ÜZÜRLİ
ÜZBAR, ÜZEGÜ, ÜZERE, ÜZERİ, ÜZGEÇ, ÜZGER, ÜZGEŞ, ÜZGÜN, ÜZKES, ÜZLEK, ÜZLET, ÜZLÜK, ÜZMEK, ÜZNEK, ÜZNÜK, ÜZSÜZ, ÜZÜCÜ, ÜZÜNÇ, ÜZÜYH, ÜZZÜH, ÜZZÜK
ÜZER, ÜZGİ, ÜZGÜ, ÜZİK, ÜZME, ÜZÜG, ÜZÜH, ÜZÜK, ÜZÜM, ÜZÜR, ÜZÜT
ÜZ
ÜZ
Ovalık, düzlük. Yüz. Katı, sert. Yüz, surat. Dokuztaş oyunu. Yüz, taraf, kısım, parça. Yüz, çehre. Yüz (bk. yüzünden). Sağır.
ÜZGÜLENMECİLİK
Genel olarak kötülemek, üzgülemek ve hor görülmekten haz duymak. Kendisi ya da başkası acı veren işlemlere konu olmadıkça, cinsel istek ve gerilim duyamamak. (Freud) Kişinin yıkıcı ya da yok edici eğilimlerini kendi benliğine yöneltmesi.
ÜZBERLEMEK
Üstünde çok durmak, isteğini yinelemek.
ÜZÜLEBİLME
Üzülebilmek durumu.
ÜZÜLÜVERMEK
Çabucak üzülmek.
ÜZENGİLEME
Üzengilemek işi.
ÜZDÜRÜVERMEK
Gönlünü yapmak, kandırmak.
ÜZÜLÜVERME
Üzülüvermek durumu.
ÜZENGİLEMEK
Koşturmak için hayvana üzengi ile vurmak.
ÜZENGİTAŞI
(Mimarlık) Bir kemerin iki yanında ayaklar üzerine gelen ilk taşlar. Bu taşların ayaklar üzerine gelen yüzü yatay, üste gelen yüzü ise kemer içine doğru eğiktir. Yastık taşı da denir.
ÜZERİYÜKLÜ
Gebe.
ÜZENGİLENMEK
Hayvan, üzengi ile vurulmak.
ÜZGÖRMELİK
Güvey akrabalarının geline ilk gördüklerinde verdikleri armağan.
ÜZENGİLENME
Üzengilenmek işi.
ÜZÜMÇİNGİLİ
Yazma kenarına yapılan oya. (Yalvaç Isparta).
ÜZÜLEBİLMEK
Üzülme olasılığı bulunmak.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÜZ geçen kelimeler listesi verilmiştir.
ACINMAK
Acıma işine konu olmak. Başkasının hesabına üzülmek, yazıklanmak, yerinmek.
ACILANMAK
Tadı acı olmak, acılaşmak. Acılı durumda olmak, üzüntüye kapılmak, üzülmek.
ABAJUR
Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.
ABUS
Somurtkan (kimse). Çatık, asık (yüz). Garip, acayip.
ABANMAK
Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak. Bir yere veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak. Bir şeyin veya bir kimsenin üzerine çöküp çullanmak. Birine yük olarak onun sırtından geçinmeye çalışmak. Boksta karşılaşma sırasında rakibine yaslanmak. Futbolda topa olanca gücüyle vurmak.
ACIMAK
Tadı acı duruma gelmek, acılaşmak. Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek. Merhamet etmek. Acılı, ağrılı olmak.
ACEMKÜRDİ
Klasik Türk müziğinde birleşik bir makam.
ABLAK
Yayvan ve dolgun (yüz).
ACEMAŞİRAN
Klasik Türk müziğinde kullanılan şet makamlarından biri.
ACİZ
Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. Beceriksizlik. Kişinin ve kuruluşun borcunu vaktinde ödeyememesi durumu.
ABRAŞ
Alaca benekli. Klorofil azlığından dolayı açık renkte lekeleri olan (bitki yaprağı). Cildin rengini bozup beyaz benekler ve lekeler yapan hastalık. Ters, kaba, görgüsüz (kimse). Deseni ve atkısı bozuk halı. Atın tüysüz yerlerinde görülen uyuza benzer bir hastalık. Çarpık, eğri, düzgün olmayan. Çilli, çopur yüzlü, gözleri açık renk olan (kimse).
ACIKLI
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun. Acı görmüş, yaslı, kederli.
ACEMBUSELİK
Klasik Türk müziğinde kullanılan birleşik bir makam.
ACI
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.
ACEM
Klasik Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde. İran ülkesi. İranlı.
ACIMA
Acımak durumu. Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet.
ABANİ
Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş. Bu kumaştan yapılmış.
ACUR
Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus).
ACISIZ
Tadı acı olmayan. Üzüntüsü, sıkıntısı olmayan, kedersiz. Ağrı, sızı duyulmayan.
ABDEST
Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma.