Sonu ÖN ile biten kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; sonunda "ön" olan, toplam 37 adet kelime bulunmaktadır. Sonu ön ile biten kelimeler listesinden; Türkçe hakkında yapacağınız ders ve araştırma çalışmalarında ya da Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunlarında kelime türetmek için faydalanabilirsiniz.

Bunun yanı sıra, başında ön olan kelimeler listesine ulaşmak veya içinde ön olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Ayrıca, burada verilen kelimelerin tanımları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarını kullanabilirsiniz.

 
 

13 harfli kelimeler

SİLİNDİRLİGÖN

8 harfli kelimeler

KORİNGÖN

7 harfli kelimeler

KARAÇÖN

6 harfli kelimeler

ZÖNGÖN, ALAÇÖN, BERGÖN, DÖNDÖN, DİLGÖN

5 harfli kelimeler

ZUKÖN, ÖSSÖN, KÖHÖN, HANÖN, ASYÖN, ERSÖN, DİKÖN, TUKÖN, BÖĞÖN, BOZÖN, BOĞÖN, ARDÖN, AKYÖN, TÜMÖN

4 harfli kelimeler

BÖÖN, ÖĞÖN, ÖZÖN, ÖYÖN, ÖTÖN

3 harfli kelimeler

ZÖN, FÖN, ÖÖN, KÖN, ÇÖN, YÖN, JÖN, GÖN, BÖN

Bazı kelimelerin anlamları

ÖN

Önce, mukaddem, evvel. İleri, üstün, makbul. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı. Bir kimsenin ilerisi. Yakın gelecek zaman. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü. Önce olan, ilk. Civar, yöre. öğün. o gün. İlk, ilk gün. Ön (bk. ün). Vücudun, ortasından geçen çizginin yüzden yana gösterdiği yön; gövdenin, göğsün bulunduğu yüzeyi ve yönü. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. Dip karşıtı. Bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar. (karşılık: anteriyör,)Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre ilerde olan bölgesi.

ALAÇÖN

Yazın bol yağmurlardan sonra ekinleri ve ağaç yapraklarını sarartan yakıcı güneşli durgun hava.

ERSÖN

Ateş küreği.

ASYÖN

Ara yön.

DİLGÖN

Harmanda sapları yaymaya yarayan demir ya da tahtadan yapılmış ucu çatallı tarım aygıtı.

ZUKÖN

Nezle.

ÖSSÖN

Evet.

SİLİNDİRLİGÖN

Pençe yapmak için kullanılan kalın gön. (YaIvaç Isparta).

BERGÖN

Toprak ve taştan yapılmış duvar.

ZÖNGÖN

Çok şişman.

KÖHÖN

Büyük sepet, küfe.

KARAÇÖN

Amasya elmasına benzeyen bir çeşit kış elması.

DİKÖN

İlk önce, en önde: Dikön ben atlayacağım.

HANÖN

Sofa.

DÖNDÖN

Topaç. Kararsız, dönek kişi.

KORİNGÖN

Yılda iki kez biçilen dört ya da beş yıl ürün veren sığır ve mandalara yedirilen bir çeşit ot.

  -   -   -  

Anlamında ÖN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

ADEMİMERKEZİYET

Yerinden yönetim.

AFTOS

Gönül eğlendiren kimse.

AÇIKLAYICI

Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.

AĞIRŞAKLANMAK

Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak.

ADEMİMERKEZİYETÇİ

Yerinden yönetimci.

AFYONLAMAK

Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak. Birini telkin yoluyla doğru düşünmesini önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.

AĞBENEK

Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

ABARTMAK

Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.

ADA

Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

AGORA

Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.

AĞIRSAMAK

Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.

AFİŞE

"Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak" anlamlarındaki afişe etmek, "bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak" anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. Açıklanmış.

AÇIKÇA

Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.

AFAKİ

Gereksiz, önemsiz (söz). Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.

ABONE

Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).

AÇIKTAN

Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.

ABAJUR

Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.