ÖN ile başlayan kelimeler

Kelimeler arşivi içinde; başında "ön" olan, toplam 363 adet kelime bulunmaktadır. ön ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.

Ayrıca sonu ön ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde ön olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.

 
 

14 harfli kelimeler

ÖNEMSEYEBİLMEK

13 harfli kelimeler

ÖNEMSEYEBİLME, ÖNERİLEBİLMEK, ÖNRAFAELCİLER

12 harfli kelimeler

ÖNEMSEMEZLİK, ÖNERİLEBİLME, ÖNGÖREBİLMEK, ÖNLEYEBİLMEK

11 harfli kelimeler

ÖNALIŞTIRMA, ÖNBUZULTAŞI, ÖNCEÇORBASI, ÖNDELEMESİZ, ÖNDENETLEME, ÖNDÜLLENMEK, ÖNEĞÜLENMEK, ÖNEĞÜLEŞMEK, ÖNEMSEMEZCE, ÖNEREBİLMEK, ÖNFİNANSMAN, ÖNGÖREBİLME, ÖNGÖRÜLÜLÜK, ÖNLEYEBİLME, ÖNTEMİZLEME, ÖNYÜKSELTEÇ

10 harfli kelimeler

ÖNCANCILIK, ÖNCESİZLİK, ÖNDELEMELİ, ÖNDENETLİK, ÖNDÜKLEMEK, ÖNDÜNRECÜK, ÖNEMSENMEK, ÖNEMSETMEK, ÖNEMSİZLİK, ÖNEREBİLME, ÖNEZELEMEK, ÖNEZİLEMEK, ÖNGÖRÜLMEK, ÖNGÜLLEMEK, ÖNİNCELEME, ÖNKESTİRİM, ÖNNİCELEME, ÖNTÜMDEĞER, ÖNÜRDİŞMEK, ÖNÜRDÜŞMEK

9 harfli kelimeler

ÖNAYRIŞIM, ÖNAYRIŞMA, ÖNBİLEŞEN, ÖNCECİLİK, ÖNCELEMEK, ÖNCELEYİN, ÖNCELİKLE, ÖNCELİKLİ, ÖNEMLEMEK, ÖNEMLİLİK, ÖNEMSEMEK, ÖNEMSENİŞ, ÖNEMSENME, ÖNEMSETME, ÖNEMSEYİŞ, ÖNEMSİZCE, ÖNERİLMEK, ÖNGENDİRE, ÖNGERİLİM, ÖNGÖRÜLME, ÖNGÖRÜNTÜ, ÖNGÜNLEME, ÖNİVERMEK, ÖNMENGENE, ÖNOSİTOİT, ÖNOYNATIM, ÖNSÜTUNLU, ÖNÜKLERDE, ÖNÜRTLERİ, ÖNYİNELEM, Devamını Oku »»

8 harfli kelimeler

ÖNANAMAL, ÖNBAĞLAM, ÖNBELLEK, ÖNCELEME, ÖNCELERİ, ÖNCELLİK, ÖNCÜLLER, ÖNDEĞİKİ, ÖNDELEME, ÖNDENEME, ÖNDERLİK, ÖNDİNGİL, ÖNDİŞLER, ÖNDÖVMEÇ, ÖNDÜNDEN, ÖNDÜNREK, ÖNDÜRGÜN, ÖNEĞİLİM, ÖNEĞÜLÜK, ÖNEMLİCE, ÖNEMSEME, ÖNERİLME, ÖNESÜRÜŞ, ÖNEZEKÇİ, ÖNEZİMEK, ÖNGÖRMEK, ÖNGÖRÜLÜ, ÖNGÜLLÜK, ÖNGÜNLÜK, ÖNGÜRLÜK, Devamını Oku »»

7 harfli kelimeler

ÖNALMAK, ÖNAYDIN, ÖNBASAN, ÖNBASIM, ÖNBİLGİ, ÖNBÖLGE, ÖNCEDEN, ÖNCELİK, ÖNCESİZ, ÖNCÜBAY, ÖNCÜLER, ÖNCÜLÜK, ÖNÇUKUR, ÖNDEGÜN, ÖNDELİK, ÖNDEMEK, ÖNDEMEN, ÖNDEROL, ÖNDEYİŞ, ÖNDÖVME, ÖNDÜGÜN, ÖNDÜĞÜN, ÖNDÜNKİ, ÖNELCİK, ÖNEMMEÇ, ÖNEMSİZ, ÖNERLER, ÖNERMEK, ÖNEŞMEK, ÖNETKEN, Devamını Oku »»

6 harfli kelimeler

ÖNALAN, ÖNALGI, ÖNAYAK, ÖNBESİ, ÖNBEZE, ÖNBEZİ, ÖNCECİ, ÖNCEKİ, ÖNCÜER, ÖNCÜLÜ, ÖNÇEYH, ÖNDANİ, ÖNDERE, ÖNDEYİ, ÖNDÖRT, ÖNDÜNÇ, ÖNDÜRE, ÖNECEK, ÖNECİK, ÖNEKÇİ, ÖNELEÇ, ÖNELME, ÖNEMEK, ÖNEMLİ, ÖNERGE, ÖNERİŞ, ÖNERME, ÖNERTİ, ÖNESEK, ÖNEZCİ, Devamını Oku »»

5 harfli kelimeler

ÖNAĞI, ÖNBEL, ÖNCEG, ÖNCEK, ÖNCEL, ÖNCÜL, ÖNCÜT, ÖNDAŞ, ÖNDEÇ, ÖNDEL, ÖNDEM, ÖNDEN, ÖNDER, ÖNDEŞ, ÖNDİN, ÖNDÜÇ, ÖNDÜL, ÖNDÜN, ÖNDÜŞ, ÖNEDE, ÖNEGİ, ÖNEĞİ, ÖNEĞÜ, ÖNERİ, ÖNESE, ÖNEYİ, ÖNEZE, ÖNEZİ, ÖNGAŞ, ÖNGAY, Devamını Oku »»

4 harfli kelimeler

ÖNAA, ÖNAD, ÖNAL, ÖNAY, ÖNCE, ÖNCÜ, ÖNDE, ÖNEÇ, ÖNEK, ÖNEL, ÖNEM, ÖNEN, ÖNER, ÖNEŞ, ÖNEY, ÖNEZ, ÖNGE, ÖNGÜ, ÖNĞE, ÖNİK, ÖNİZ, ÖNKE, ÖNKÜ, ÖNOL, ÖNÖK, ÖNSE, ÖNUÇ, ÖNÜÇ, ÖNÜK, ÖNÜL, Devamını Oku »»

3 harfli kelimeler

ÖNA, ÖNE, ÖNK, ÖNÜ

2 harfli kelimeler

ÖN

Bazı kelimelerin anlamları

ÖN

Önce, mukaddem, evvel. İleri, üstün, makbul. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı. Bir kimsenin ilerisi. Yakın gelecek zaman. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü. Önce olan, ilk. Civar, yöre. öğün. o gün. İlk, ilk gün. Ön (bk. ün). Vücudun, ortasından geçen çizginin yüzden yana gösterdiği yön; gövdenin, göğsün bulunduğu yüzeyi ve yönü. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. Dip karşıtı. Bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar. (karşılık: anteriyör,)Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre ilerde olan bölgesi.

ÖNLEYEBİLMEK

Önleme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNERİLEBİLME

Önerilebilmek işi.

ÖNDELEMESİZ

İki işler çarpıldığında, hangisi önde olursa olsun çarpım sonucunun değişmemesi.

ÖNCEÇORBASI

Bir çeşit hamur çorbası.

ÖNDENETLEME

Çevrilmesine henüz başlanmamış bir filmin oyunluğu üzerinde yapılan, bundan alınan sonuca göre filmin çevrilip çevrilmeyeceğine ya da değişiklik yapılmasına karar verilmesini sağlayan denetleme çeşidi.

ÖNEMSEMEZLİK

Önem vermezlik, mühimsemezlik.

ÖNEMSEYEBİLME

Önemseyebilmek işi.

ÖNRAFAELCİLER

(Resim) XIX. y. y.ın ikinci yarısında İngiltere'de ortaya çıkan ve Rafaello'dan önceki İtalyan ilkelcilerden etkilenen bir estetik anlayışına bağlı sanatçılar topluluğu.

ÖNBUZULTAŞI

Buzulların duralama döneminde, akıntı yönünde oluşmuş taş parçalarından bileşik yüzey ve dip morenleri yığını.

ÖNALIŞTIRMA

Bir kimsenin, ileride kendisine uygulanacak bir teste hazırlanmak için, özel olarak düzenlenmiş örnek test maddelerinden yararlanarak yaptığı ön çalışma.

ÖNERİLEBİLMEK

Önerilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNGÖREBİLMEK

Öngörme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNEMSEYEBİLMEK

Önemseme imkânı veya olasılığı bulunmak.

ÖNEĞÜLENMEK

Muannidane hareket etmek, inat etmeki aksilik etmek.

ÖNDÜLLENMEK

Böbürlenmek. Kırıtmak, şımarıkça kızmak.

  -   -   -  

Anlamında ÖN bulunan kelimeler

Bu bölümde tanımı içerisinde ÖN geçen kelimeler listesi verilmiştir.

AĞIRLIK

Ağır olma durumu. Ağırbaşlılık. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri. Sorumluluk. Sıkıntı. Takı. Değerli olma durumu. Yük, külfet. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori. Etki, baskı, güçlük. Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın.

AFTOS

Gönül eğlendiren kimse.

AĞIRSAMAK

Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak. Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek. Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.

AÇIKTAN

Bir yerin uzağından. Ayrıca, ek olarak. Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak. Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın.

ABARTMAK

Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek. Bir iş, bir davranış vb.nde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak.

AÇIKÇA

Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre.

AFYONLAMAK

Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak. Birini telkin yoluyla doğru düşünmesini önleyerek zararlı bir yola sürüklemek.

AĞIRŞAKLANMAK

Ergenlik döneminde çıbanda veya memede ağırşak biçiminde bir tümsek oluşmak.

AFAKİ

Gereksiz, önemsiz (söz). Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.

ADEMİMERKEZİYETÇİ

Yerinden yönetimci.

AFİŞE

"Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak" anlamlarındaki afişe etmek, "bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak" anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz. Açıklanmış.

AÇIKLAYICI

Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan. Kendinden önce gelen kelimeyi belirten, açıklayan (kelime veya kelimeler): "Atatürk, yeni Türkiye'nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır" cümlesindeki 'yeni Türkiye'nin kurucusu' sözü Atatürk adının açıklayıcısıdır.

ABONE

Süreli yayınları, parasını önceden ödeyerek alma işi. Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse, sürdürümcü. Bir yere gitmeyi alışkanlık hâline getiren (kimse).

ADIM

Yürümek için yapılmış olan ayak atışlarının her biri. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi. Girişim, hamle. Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe. Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. İki diş arasındaki aralık.

AĞBENEK

Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık veya koyu kahverengi asklı mantar. Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı.

ABRAMAK

Fırtınalı havalarda gemiyi ustalıkla yönetmek. Başarmak, bir işi becermek.

ADA

Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire. Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm. Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu. Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan.

AGORA

Yunan klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.

ADEMİMERKEZİYET

Yerinden yönetim.

ABAJUR

Işığı bir yere toplamak, doğrudan doğruya gözlere vurmasını önlemek için kullanılan, kâğıt, kumaş, maden veya renkli camdan yapılmış lamba siperi. Genellikle üzeri siperli masa lambası veya ayaklı lamba.