Kelimeler arşivi içinde; başında "öm" olan, toplam 48 adet kelime bulunmaktadır. öm ile başlayan kelimeler listesini Scrabble, Kelimelik vb. gibi kelime bulma oyunları için veya Türkçe hakkında yapacağınız ders, araştırma veya ödev çalışmalarınızda kullanabilirsiniz.
Ayrıca sonu öm ile biten kelimeler listesine ulaşmak veyahut içinde öm olan kelimeler listesini incelemek isteyebilirsiniz. Bunlara ek olarak, kelimelerin anlamları için aşağıda bulunan "harfli kelimeler" bağlantılarından da faydalanabilirsiniz.
ÖMERŞEYHLER, ÖMERPAŞALAR
ÖMRÜBİLLAH, ÖMERHACILI
ÖMÜRLÜLÜK, ÖMRÜHAYAT, ÖMEKEMİĞİ, ÖMEKLEMEK, ÖMERUŞAĞI, ÖMERBEYLİ, ÖMERKAHYA
ÖMZENMEK, ÖMÜRTLEK, ÖMERTEPE, ÖMEROĞLU, ÖMERFAKI, ÖMERDAĞI, ÖMERALTI
ÖMRÜNCE, ÖMÜRCAN, ÖMÜRDEK, ÖMERDÜZ, ÖMÜRSÜZ, ÖMERAĞA, ÖMERSİN, ÖMERBEY, ÖMEROBA, ÖMERLER, ÖMERKÖY, ÖMERCİK
ÖMERLİ, ÖMÜRLÜ, ÖMÜRAL
ÖMZEK, ÖMBEK, ÖMECE, ÖMMEK, ÖMMEN, ÖMMEÇ, ÖMEZE, ÖMESE
ÖMÜK, ÖMÜR, ÖMEÇ, ÖMEK, ÖMEL, ÖMER
ÖM
ÖM
Gırtlak çıkıntısı, âdemelması.
ÖMERBEYLİ
Aydın kenti, Germencik ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
ÖMEROĞLU
Kilis ili, Polateli ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Konya şehri, Güneysınır ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
ÖMRÜHAYAT
Geçirilen, yaşanılan bütün süre.
ÖMERŞEYHLER
Ankara ilinde, Nallıhan ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.
ÖMEKLEMEK
Hayvan kovalamak.
ÖMÜRLÜLÜK
Ömürlü olma durumu.
ÖMZENMEK
İstemek: O kızı almaya çok ömzendim ama, anası razı olmadı.
ÖMÜRTLEK
Gırtlak çıkıntısı, âdemelması. Gırtlak.
ÖMERTEPE
Erzurum ilinde, Ilıca ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.
ÖMEKEMİĞİ
Kuyruksokumu.
ÖMRÜBİLLAH
Şimdiye değin, hiçbir vakit.
ÖMERKAHYA
Kırşehir ili, Kaman ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
ÖMERPAŞALAR
Bolu ili, Dörtdivan ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.
ÖMERHACILI
Kayseri ilinde, Sarıoğlan ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Kırşehir ili, Kaman belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.
ÖMERUŞAĞI
Kırşehir ilinde, Akçakent ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Bu bölümde tanımı içerisinde ÖM geçen kelimeler listesi verilmiştir.
BARBEKÜ
Izgara et pişirmekte kullanılan, genellikle balkonlarda duvar içerisine gömülmüş ocak. Açık alanda mangal kullanılarak et ve deniz ürünlerini pişirme.
AĞALIK
Ağa olma durumu. Cömertlik.
BARDAKÇI
Bardak, çömlek vb. yapan veya satan kimse.
AJİTASYON
Körükleme. Duygu sömürüsü yapma. Kişinin ruhsal gerginliğini dışa vurması sonucu oluşan etrafına karşı saldırganlık durumu. İnsanın zihninde ve duygu dünyasında sarsıntı yaratma. Çırpıntı.
AHİLİK
Cömertlik. Kökleri eski Türk törelerine dayanan ve Anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi vb. bütün çalışma kollarını içine alan ocak.
BENZEN
Maden kömürü katranından çıkarılan C6H6 formülündeki hidrokarbonun bilimsel adı. Benzin.
AJİTE
"Körüklemek; duygu sömürüsü yapmak" anlamlarındaki ajite etmek birleşik fiilinde ve "çırpıntıya uğramak" anlamındaki ajite olmak teriminde geçen bir söz.
ANTRASİT
Güçlükle tutuşan, koku, duman çıkarmadan büyük bir ısı vererek yanan bir taş kömürü türü.
AHİ
Cömert. Kardeş. Ahilik ocağından olan kimse.
APIŞMAK
Hayvan yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermek. Ne yapacağını kestirememek, şaşırmak. Oturmak, bacakları ayırarak çömelmek.
AĞA
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan. Osmanlı Devleti'nde bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san. Ağabey. Cömert, eli açık. Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san. Koca.
BATMAK
Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek. Yıkılmak, egemenliği sona ermek. Saplanmak. Çökmek. Yok olmak. Dünya'nın dönüşü dolayısıyla Güneş, Ay ve yıldız ufkun altına inmek. Tedirgin etmemesi gereken şeyler tedirgin etmek. Hoşa gitmeyen bir duruma uğramak. Kirlenmek. İflas etmek. Daha kötü bir duruma uğramak. Dokunmak, incitmek.
ATKUYRUĞU
Atkuyruğugillerden, kök sapı ömürlü olan, genellikle nemli yerlerde yetişen ve ilaç olarak kullanılan bir bitki, zemberek otu (Equisetum arvense). Genç kızların saçlarını başlarının arkasına toplayarak uç bölümünü kaldırıp serbest bıraktıkları saç biçimi.
BAŞÜLKE
Sömürge imparatorluklarında sömürgelere egemen olan ülke.
ATEŞÇİ
Fabrika, vapur, lokomotif vb. ateşle işleyen yerlerde ocaklara kömür atıp ateşin sürekli yanmasını sağlayan kimse.
AKBABA
Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş, kerkes (Vultur monachus). İhtiyar. Çıkarı için başkalarını sömüren.
AYAK
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek ya da bunlardan her biri. Göl ayağı. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Vücudun belden aşağı bölümü. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Basamak. Halk edebiyatında uyak.
ASKI
Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. Elbise, gömlek, tişört, ceket gibi elbiselerin kırışmadan düzgün bir biçimde elbise dolabına asılması için insan omzu biçiminde tasarlanmış, bazılarının altında pantolon asmak için düz bir çıta, bazılarının her iki kenarında etek asmak için çengel bulunan alet, elbise askısı. Saz şairleri arasında yapılmış olan deyiş yarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca vb. ödül. İpek böceğinin kozasını sarması için yanına konulan çalı çırpı. Düğünlerde geline yakınları tarafından takılan hediye. Artırma, eksiltme vb. resmî iş ilanlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılı durması. Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. Hastanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. Gelinin odasına asılan süs. Yeni yapılmış olan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. Saklanmak için tavana asılmış dizi veya hevenk.
ALİCENAP
Cömert. Onurlu, şerefli. Onurlu, şerefli bir biçimde.
BATIRMAK
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak. Kirletmek. Yitirmek. Mahvetmek. Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek. Bir işte kazanç sağlayamaz duruma gelmek.